Seninle ben,
bir eylül sabahında,
güneş boynunu bükerken,
yeşilimsi sarı bir ağaçta,
birbirine gülümseyen iki muhabbet kuşuyduk...
Ben sana derdim, sen bana.
Ben seni duyardım, sen beni.
Başka kimseler duyamaz, işitemezdi seslerimizi.
Kimseler göremezdi gözlerimiz bakışırken...
Gönüllerimiz öpüşürdü,
yüreklerimiz aynı sevdayı bölüşürdü,
yarısı sende, yarısı bende..
.
Bir gizdi bizim sevdamız...
.
Seninle ben,
gökkuşağının renklerinden,
yan yana iki renktik.
Ne yağmurlar, ne de şimşekler
ayıramazdı bizi....
Renklerin kuşağı
ne zaman sisli dağların üzerine köprü kursa;
ne zaman sevenlerin başı üzerinde dursa,
yan, yana; can cana göklerdeydik biz..
.
Masmaviydi bizim sevdamız...
.
Seninle ben,
rengarenk kırçiçekleri üzerinde,
sevda türküleri söyleyerek gezinen,
kanatları yürek benekli iki kelebektik...
Yan yana uçar;
aynı çiçeğe yan, yana konar;
geceleri ateşböcekleri gibi yanar;
sevda ışıkları saçardık,
sevenlere, sevgililere..
.
Bir sihirdi bizim sevdamız...
.
Seninle ben,
sevda okyanuslarında yüzen,
iki ölümsüz yunustuk..
Gündüz sevda sularında taklalar atar;
en derinlere batar;
geceleri sessizce bakışır,
burun, buruna yatardık...
Çıkmazdık sevda okyanusundan;
ölmeyip, yaşamak için biz...
.
Sonsuzluktu bizim sevdamız...
.
Seninle ben,
birbirini çılgınca seven;
sevgisini, sevgilisini hiçbir şeye değişmeyen,
sevda bahçelerinde gezinen,
bir prensle, prensestik...
Sevda bahçemiz gönlümüz,
sevda pınarımız yüreğimizdi..
Sevdalar ülkesinin göklerinde,
ipek kanatlı sevgi melekleriydik...
.
Bir masaldı bizim sevdamız....
.
Ne oldu sevdiğim?
Neden yüzün al, al oldu?
Neden aralandı dudakların,
buğulandı gözlerin?
Biliyorum...
'Aramıza girecek ötekiler,
ayıracaklar bizi' diyeceksin.
Korkma sevenim,
gönlümüz iki sarmaşık bizim
sarıldılar sevgiyle birbirine..
Aramıza giremeyecek,
bizi incitemeyekler...
Onun için sen sus,
sus lütfen,
hiçbir şey söyleme,
sen söyleme....
.