yağan kar taneleri birbirlerine hiç dokunamazlarmış
onları ayıran hep bir rüzgar varmış…
bizi ayırıp ayrı yerlere savuran bu hayatta,
yüreğinin yüreğimde yer ettiği halde
bir ömür dokunmamın yasak olması gibi…
her bir gece mutlaka güneşle son bulurmuş,
ve geceleri gözyaşlarınla kurduğun tüm hayalleri
yalancı bir güneş tamamen kurutabilirmiş…
seninle kurduğum tüm hayalleri
yerle bir edip enkaza çeviren
yalancı insanlar gibi…
her bir yaprak sonbaharda dalından yere düşüp
çıplak bıraksada onu yeşerten gövdesini
bilirmiş o ağaç yeni bir baharda
tekrardan geri dönüşlerin olacağını…
yüreğimin yüreğinden düştüğü o gün,
tekrardan doğuşumun yüreğinde olcağını bildiğim gibi…
ve yer yüzüne düşen,
her bir yağmur damlası
gökyüzünün yeniden doğuşlara
diyet olarak akıttığı gözyaşlarıdır…
gökyüzünün bile rızasını almışken,
gel sevgili gidişinin bedelini
beni yüreğinde yeniden doğurarak öde…