Böyle başlıyordu son mektubu. Daha ilk kelimesinde her şeyi bitirip,gerçeklerle yüzleştirmişti beni. Devamını okumak,açtığı yaraya iğnelerle pansuman yapacak kadar akıl dışıydı. Hayatıma girdiği gün,aklımı başımdan alan da O değil miydi zaten? O yüzden çokta mantıksız gelmiyor mektuba devam etmek…
“Bugüne kadar yaşadıklarımı unutmayacağım,ama hepsi geride kaldı”
Nasıl bir cümleydi bu? İnsan unutmayacağını bile bile,nasıl geride bırakabilirdi yaşananları. Gerçekten olabilir miydi böyle bir şey? Gereksiz eşyaları bir kutuya doldurup çöpe atmak gibi miydi,tüm yaşananları bir araya toplayıp atmak? mümkün müydü böyle bir şey? Ne demek istiyordu,hiç mi hiç anlamıyordum.
Yine de devam ettim okumaya. Ve okudukça devam ettim yaramı dağlamaya…
“Sen daha iyilerine layıksın”
Bu cümleyle göz göze geldiğimde,ALLAH sizi inandırsın,ben inandıramam,O'ndan hariç tüm iyileri delik deşik edip,yok etmek istedim. Sonra tutup O'nu kolundan,birer birer hepsinin cenazesine götürürdüm. Hoca sorduğunda “Merhumu nasıl bilirdiniz? ” diye,gönül rahatlığıyla “İyi bilirdik” derdik. En çokta O iyi bilirdi.O yüzden öldüler…
Geldiğimde mektubun sonuna,son bir kelimeyle bu aşkında gelmiştik sonuna.
“BİTTİ”
Üstelik büyük harflerle yazmıştı. İyice anlayım diye olmalı. Ve iyi de yapmış. İşte o an anladım çünkü; Yüreğimde başlattığı yangına,satırlarda su serpmeye çalışacak kadar bencil olduğunu,ve kağıtların arkasına sığınıp,yüzyüze bunları dile getirmeye cesaret edemeyecek kadar korkak olduğunu... Bu kadar basitti onun için…
Dedim ya iyi oldu aslında,büyük harflerle yazıp,aklımı başıma getirdiği.
Hiç yokken tüm iyilerinde günahına girecektim.
Muhakkak bekliyordur bu mektubuna cevap,her ne kadar cevap yazma deyip,gurur abidesi kılığına bürünsede,ciğerini bilirim ben onun… Ve yazdım…
Sadece sonunu değil,baştan aşağı büyük harflerle yazdım…
“BU SEVGİYİ BİTİREN OLSANDA SEN,
GÜN GELİP DÖNECEKSİN TEKRAR GERİ…
VE O GÜN YELTENDİĞİNDE TEKRAR SEVGİME,
ELİME BIRAKTIĞIN VEDALARDAN ÖTELERE GEÇEMEYECEKSİN SEN”