Soruyorlar bana
Anlat onun yokluğunu...
Yokluğun adı koyulamayan bir hastalık gibi,
Üşüyor tüm bedenim iliklerime kadar...
Nefesim kesiliyor,
Sonbahar yaprakları gibi betim benzim sararıyor...
Sadece gözümün içinde bir kırmızılık
Gözyaşlarım dinse biliyorum
Onlarında feri sönecek...
Kalbim ağır aksak çalışan bir işçi gibi
Ha durdu
Ha duracak...
Makinaya bağlı yaşayan hastalar gibiyim,
Duvarda resmin,ona bakarak tutunuyorum hayata...
Ve anlatamıyorum onlara
Onun yokluğu bir hastalık gibi
Tüm vücudumda”
Israr ediyorlar bana
Tarif et onun gidişini...
Gidişin,bir hayatın bitişi gibi
Umarsızca..
Gidişin,nefesinle hayata tutunmaya çalışan birini,ameliyat masasında bırakmak gibi
Vurdumduymazca...
Gidişin,bir aşkın beyin ölümünü gerçekleştirmek gibi
Kusursuzca...
Senin bu gidişin,kanayan bir yüreği neşterle kesip atmak gibi
İnsafsızca...
Ve tarif edemiyorum onlara
Onun gidişi eti tırnaktan ayırmak gibi
Can alıcı tadında
Umudumu kırıyorlar benim
Seven gitmezdi diyerek...
O zaman ben kırıyorum onları.
Senin kırdığın gibi hayallerimi
Birer birer orta yerinden kırıyorum
Sarfettikleri tüm kelimeleri...
Hayal kırıklıklarıma karışıyor tüm kelimeler,
O an karıştırıyor aklım
Tüm bu gördüklerim hayal mi gerçek mi?
Ayırmaya çalışıyorum ikisini birbirinden.
Tükeniyor gücüm,
Sağımda gerçekler
Solumda hayaller
Kalıyorum ortada...
Yüz çeviriyorum ikisinede
Yüzümü çeviriyorum elimdeki resmine...
Yüzünde alaycı bir ifade
Dile gelsen diyeceksin sanki
Kulak ver söylenenlere,
Sevsem gitmezdim bir seher yelinde
O an geliyor aklım başıma
Ağır basıyor gerçekler...
Bir aşkın çöküşü gerçekleşiyor
Yıkılıyor bu aşk başıma,
Ben yıkılıyorum
Üstüm başım kan revan
Elimi atıyorum,her yanım bertaraf...
Payıma düşen tek şey kalıyor...
Çekiyorum bu aşkın fişini
Ve senin beyin ölümünü gerçekleştirdiğin bu aşk kalıyor masada...