Beni zaman kuşatmış, mekân kelepçelemiş;
Ne sanattır ki, her şey , her şeyi peçelemiş…
Perde perde verâlar, ışık başka nur başka;
Bir ânlık visal başka, kesiksiz huzur başka;
Renk , koku, ses ve şekil, ötelerden haberci;
Hayat mı bu sürdüğün, kabuğundan ezberci?
Yoksa göz, görüyorsun sanmanın öksesi mi?
Fezada dipsiz sükût , duyulmazin sesi mi?
Rabbim ,Rabbim , Yüce Rab , âlemlerin Rabbi , sen !
Sana yönelsin diye icad eden kalbi , sen !
Senden uzaklık ateş , sana yakınlık ateş !
Azap var mı alemde fikir çilesine eş?
Yaşamak zor, ölmek zor , erişmekse zor mu zor;
Çilesiz suratlara tüküresim geliyor!
Evet, ben, bir kapalı hududu aşıyorum;
Ölen ölüyor, bense ölümü yaşıyorum !
Sonsuzu nasıl bulsun , pösteki sayan deli?
Kendini kaybetmek mi, visalin son bedeli?
Mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır;
Belki de benliğinden kaçabilene hazır.
Hâtıra küpü, devril, sende ey hayal, gömül !
Sonu gelmez visalin gayrından vaz geç, gönül!
O visal , can sendeyken canını etmek feda;
Elveda, toprak, güneş, anne ve yâr , elveda !