Arım tepesine bırakıp gelmiştin beni
Geceydi bir ton siyahlık
Bir o kadar da yoksunluk vardı
Karanlıktan korkarım demiştim,çıkaramaz
Uğraşsam da kimliğimi anımsatmaya
Kuşku kulaçlarca aşağılarda akan nehir kısa
Vaktiyle bu dağlarda karatavuklar uçardı
Babamın avcılık yıllardı
Bir gün lastik ayakkabılarım
Delik deşik olmuştu
Şehirde lunaparklar kurulurmuş
Öyle derdi tapucunun kızı
Bazı sevdalar dilsiz bir o kadar da soluk
Dallardan sarkan buzlar yanık türküler kayıp
Geçmişin yankınsının nasıl olduğunu
Herkesten daha iyi bilir şu virane değirmen
Koca çark kendi yasını tutarak tutarak
İki kocaman taşın bir zamanlar yatak yorgan sevişmesini
Anlatamıyor olması
Birazcık sıkıntılı belki onun kadar nasırlı
Uzundur dilsizlik katlanılan yalnızlık ağır