SEVDA DİYORLAR DERDİME
gözlerini hiç görmedim gözlerinden başlamalıyım
ışıklarını söndürme kapın da açık kalsın geceleri
ansızın çıkagelirim soğuk ve karlı bir kış gününde
bir güz akşamına düşerken ağaçların şanlı günleri
darmadağın kılığımla delicesine gözlerine otururum
hep gözlerindir damarlarımda gizlice yayılan
yunus dedim yunus dedim yunus
adımızı ak mermerlere yazdım
dudaklarını hiç öpmedim yüzümü dağlıyor dudakların
kuytularda ağlayan çocuklar gibi öksüz yerlerim
yorgunum ellerim balçıklı tütün tarlasından geldim
saraylar kurdu yaşamın imbiğinden biriken sularım
uzak denizlere akıp giden umudum diyerek can kuşum
ellerim bir şeylere uzansa çevremde büyük kuşkular
sevda diyorlar derdime
nâzım dedim sevdamıza yazdım
yüreğim yanıyor yüzünde duran ağıt seslerine
karanlığı sevmiyorum ışıklarını söndürme geceleri
bu derde dayanamam sana geliyorum alacakaranlıklarda
ayrılıkların acısıyla geliyorum yüzümü paslandıran
elimde çiçek dilimde türkü yüreğimde sevgiyle geliyorum
biraz uykusuzum biraz yorgun biraz çekingen
pir sultan dedim pir sultan
ellerini tuttum uykularında yokladım
saçlarını okşamadım saçların çiziyor dalgınlığımı
yaşamın adresini sorar bir çocuk incecik sesiyle
kıyısında dolanır acı ve sıkıntılar kaçak buluşmaların
acı ve sıkıntılar damgalanmış soğuk mühürle bilincimize
genç bir adamı anlattım ölümü gülümseyerek karşılayan
yüreğimi dinledim göğsüne yaslanmış usulca soluyordu
köroğlu dedim esmerliğine tutuldum
esmerliğindir damarlarımda uyanan