Sıcaklar bildiğin gibi değil
Ve ben ki yalı uşağıyım,
Deniz ne kadar uzak...
İkiyle beş arası
Cibinliğin altına uzanarak
Ter içinde
Kımıldanmadan
Gözlerim açık
Dinliyorum sineklerin uğultusunu.
Biliyorum :
Şimdi avluda
Duvarlara çarpıyorlardır suyu,
Kızgın, kırmızı taşlar tütüyordur.
Ve dışarda, otları yanmış kalenin eteğinde
Bir kezzap aydınlığı içindedir
Simsiyah kiremitleriyle şehir...
Geceleri birdenbire rüzgâr çıkıyor.
Sonra kayboluyor birdenbire.
Ve karanlıkta canlı bir mahluk gibi soluyup,
Yumuşak, tüylü ayaklarıyla dolaşarak
Bizi bir şeylerle tehdit ediyor sıcak.
Ve zaman zaman
Ürpermelerle duyuyoruz derimizin üstünde
Bir korku halinde tabiatı...
Bir zelzele olabilir.
Zaten üç günlük yere geldi,
Salladı çapanoğlu Yozgad'ı.
Ve yerlilerin kavlince :
Altı tekmil tuz madeni olduğundan
Yıkılacak Çankırı şehri
Kıyametten kırk gün önce.
Yatıp bir gece
Başın bir kalasla ezilmiş,
Çıkmamak sabaha...
Ölümün bu kadar körü ve mendeburu...
Ben yaşamak istiyorum biraz daha,
Daha bir hayli yaşamak.
Bunu birçok şey için istiyorum,
Birçok
Çok mühim şeyler.
12.08.1940