Öyle olmadık şeyler yapıyorsun ki bazen,
Kessen bir damla kanım akmıyor,
Kahroluyorum.
Cezalandırmak için seni
Önce gözlerini unutmak istiyorum.
Alıp fırçamı elime,
Paletimden bir tutam siyah sürüyorum.
Olmuyor bir türlü,
Açınca gözlerini kayboluyor siyahlar,
Bakıyorsun bana;
Biraz deniz, biraz yosun…
Sıcacık, güven dolu gülümsüyorsun,
İstesem de unutamıyorum…
İşte o zaman diyorum ki sessizce;
&Sürgüne gitmek sefam olurdu
gözlerin sürgünüm olsaydı eğer…&
Bir gece yarısı geliyorsun apansız;
Kucağından taşıyor güller…
Duruyorsun öylece,
Çocuksu ve garip
Gözlerin sevecen, ellerin ateş…
Şaşırıyorum.
Özel bir gün müydü atladığım?
Der gibi bakıyorum.
Yok, atlayan benim aslında diyorsun.
Ben, dalgın bir adamım biliyorsun.
Yaş günü, evlilik yıldönümü ve diğer günler…
Özenirim anımsamaya,
Yine de unuturum birer birer.
Özel günlerin ne önemi var?
Sen o kadar özelsin ki, yeter…
Bu iki beyaz gül
Bana verdiğin iki yavrumuz için,
Onlar her şeye değer.
Kırmızıları ise unuttuğum o günlere say Gülüm,
Ömrüm seninle güzel.
Nice mutlu yıllara Gülüm,
Birlikte iyi seneler…
Utanıyorum.
Ama o kadar içten söylüyorsun ki,
İnanıyorum.
O zaman düşüyor gönlümün kaleleri,
Tüm çıkmaz sokaklarım sana çıkıyor.
Ve diyorum ki;
& Vursalar üstüme demir kilitler,
Ayak bileklerime de zincirler,
Fark etmez hiç ziyaretçim olmasa bile
Yüreğin zindanım olsaydı eğer… &
İstesem de sana bir türlü kızamıyorum…