rûhun rüzgârına takılıp
konuşur konuşur konuşur
içte dalgalanan deniz
çarpa çarpa uyanır düş
zamanı ıskalama kaygısıyla
tokatlıyor duvarı saatin sesi
yeniliyor hayat kendini
dallarında açmış çiçekler
bahar kokar sokaklar
güneş toprağa gülümser
sevinci getiren sevinci götüren
insanların arasından geçildi
biletlerini keserken zaman
yolculuk içimizeydi
güneşin izi dimağımda
geriye gider rüzgâr
çiçeklerin kapısını açar
yüreğime dokunur
gözlerimden ak yüreğine
şarkın sinsin içime
hüzünlerimizle kapamıştık
gözlerimizi, ıslak yağmurlarla
sabahlara uyanmış
yağmurlar şarkılarımızı
ne güzel söylemişti
toprak ne güzel yudumlamıştı
tadı çay bardaklarında
unutulmayan yazlardan kalan
içimizdeki kuşların hâlâ
ötmesi bu yüzden
zaman kaldırıyor soruları
ezberlerim canlanıyor
içim uzun bir yol
yeniden çiziyorum resmi
yirmidokuzmartikibinyirmibir