yağmura geç kalmamak için
önden yürüyor uykusuz renkler
kendine sarılan ağaçların
renkleri iniyor deniz tutmuyor
göçmen kuşları
ay büyütür ters çevirirken
karanlığın avucunda güneşi
gül gülümser şapkasını denize atan
denizi kaldıran çiçekler
ırmağa eğilirken susan ağaç
kar suyunun rüzgârıyla dirilir
karışır saçlarıyla
oynar ipleriyle salıncak
içinin uğultusunda doğurunca nehir
parmaklar da duâ sayar
avuç avuç ses
gül açan menekşenin
boşluğunda umut
sabahları ellerinden tutan su
kalbini dinler
ikibinyirmibir