göğsümde taşıdım
şâhlanan uçan bir tayı
gökyüzüne bıraktım
kanatlarında dünyayı gezdim
yıldızları seyrettim parmaklarında
sızladı göğsüm dağlandı
keskin esti rüzgâr
soğudu içim buz gibi
kelimeler döküldü
büyüdü büyüdü
yırtıcı bir çığlığa dönüştü
kristalleri kıran
dalgaları yırtan, içi söken
kaybedilen güneşlerle
kaldırımlar taşındı, gün aktı
yer değiştirdi acı
göğün gözlerinden
akıyordu mutlulukları
yanaklarından çaldıkları masumların
söküyordu göğsü çığlıkları
denizin dalgaları çarptıkça kıyıya
yeryüzüne sığmıyor
rüzgârın çığlığı
birikiyor göklerin kanatlarında
kabarıyor yüreği
ikibinyirmiiki
hikâyesi: savaş