-I-
Kaygımdan bu yana acelem var
Adalet kavramının hamalı entrikalar
Düşlerde gezinmelerden başka
Şahit olunan tüm yaralar
Tüm bilgiler darağacına asılmalar
Bilgeliklerini biriktiren bir vezir
Tüm zamanlar için kudduratlarda yazar
Şahidim yok gözle bakınca amma
Şahit olsun bana bilge vezir awelninurta
Ben çalmadım kimsesizlikleri
Aşkları ben yok etmedim
Ben değilim her karanlık kuytuda
Yollarda ölüm hançerleriyle dolaşan
Ne kralın mührünü taşıyorum boynumda
Ne aşklarla tatladırdığım yıllık gezilerim var
Ölümün kollarında gelgitler taşıyorum
Her şafak bir çiy damlası düşüyor
Göz çukuruma acemi
Çıldırtmasa beklemek bir haini
Yoksulluğum mutluluğa dönüşüyor
Sahibini arayan bir madenin esrarını
Çözdüm de ne oldu
Akıllılık etmedim
Beni inancımla beraber
Bir zigurrattan attılar
Bir hainin narasına eşlik etmedim
Silahlarımı kuşanmadım
Baltamı bilemedim
Adil bir vezir tanımadım
Sen awelninurta bilge vezir
Bir kere olsun benim için
Çıkıp gel tarihin karanlıklarından
Ve bul, ve dinle, ve sına beni
Vurulduğum yerlerimden gül açmıyor
Kırlangıçlar uçmuyor ceplerimden
Kurtarmıyor artık aşkı verem olmak
Ben feleğin hain düşüyüm
Buyur nefesinden bir ilham
Yel vurup uçursun bir yârin eteğine
-II-
Dinlediğim türkülerde adın yok
Yani adın silinmiş dudaklardan
Deli divane bir adam
Günah olduğunu bile bile
Bir ayet gibi aklında tutuyor seni
Ay ve güneşe inancım kalmadı
Miladın doğru olduğuna
İnandıramaz beni hiç kimse
Anlaşılır bir hiçliğin kollarındayım
Yoğum varım bir muamma
Bir gölgenin tam arkasında
Sana billur bir saray vadetmedim
Ne mitolojik irem bağları
Ne kevser akan cennetler
Ben yoksulluğumu hiç gizlemedim
İçimden bin cerahat akıyor
Eyyub'un sabrı yok bende boyun eğeyim
İbrahim de değilim mancınık atsın beni
Gülşene çeviremem nemrut'un ateşini
Rüyalarımda yabani güller tomurcuk verir
Her düşüm ağlayan ankaların sırtında
Düşüyorum, dibi yok çukurlarda
Bilinmez uykulardan ne yusuf ne yıldızlar
Hülyalarım çok derin uyku yok gözlerimde
Baktıkça görüyorum, çırpınıp batıyorum
Kırılıyor bir bir yüzümdeki çizikler
Ayrılırken gülme tutkunuyum
Kavuşurken ağlama beni tutar
Bana yaralarını bırakıp gitti
Yollarına gül ektiğim insanlar
Hıçkırıkların yabani eşiğinde
Bir bulut, bir yağmur, bir ay hevesi
Yollara düşürmüş kimsesiz, yetim
Vezirlerin eşiğinden uzakta mıyım
Sokaklarda cebimde avareliğim
-III-
Ben daha dün kalbimi yokladım
Dikili taştan başka nesneye inanmıyorum
Bir aşk bir aşkın boynuna asılır
Kölelik yazgı diyorlar, anlamıyorum
Şandan ve şöhretten geçtim, tutmayın
Şimdi bir meczup geçse yanımdan, bakamıyorum
Sarardı kağıtta tarih denen giz
Gerçek de olsa şiirim, satamıyorum
Hayat girdabında yalan ah yalan
Sevdaya bir tutam onurlu iksir, katamıyorum
-VI-
Ben gülücükleri koynumda büyütemedim
Süsleyemedim sessizliklerimi
Karın ağrılarına ilaç yazamadım
Suçumu bağışlama ey bilge vezir
Bir darağacı kur benim için
İpleri ipekten bir sicim isterim
Ya da yirmi yıl zindanda hapis
Silinsin hayatımdan güneş ve ay
Yağmurun bereketi düşmesin üzerime
Değmesin kulağıma sokaktan
İhtilal haykırışları hiç bir zaman
Her söylediğim söz için bir meşin kırbaç
Ölmeden önce duymalı beni
Kanunları kanla kil tabletlere kazdırtan
Arkasından değil gölge dediğin
Önünden gitmeli insanın
Ya da sıcağı içinde gizlemeli hazan
Diyorsa kesinkes biri
Açıklamalı bana zamanın tarifini
Bir vezirin terazisi kırktan birini tartmadı
Bulut vurdu, yağmur vurdu, ay vurdu beni