Senin kahrından bir gün çatlayacağım
Ölümüm senin elinden olacak
Ben kaçacağım ama hep kaçacağım
Yorulacağım ama pes etmeyeceğim
Kahrından ölüp ölüp dirileceğim
Bu şehrin, bu kimsesizliğin içinde
Senin gibisi olmayacak
Ölümü beklerken gibi beklemek
Yarama tuz biber olmayacak
Seni gördükçe haykıracağım
Ölümüm senin elinden olacak, bileceğim
Saçlarım uzayacak kesmeyeceğim
Ellerimin nasırı öğretmeyecek
Seni hiç bir zaman, seni hiç
Senin karanlığında boğulacağım
Aydınlık günüm hiç olmayacak
Senden kaçar gibi kaçacağım bu şehirden
Yorulacağım ama inkar etmeyeceğim
Bu günü, bu geceyi
Senin adınla anmayacağım belki
Senin gibisi olmayacak
Bir gün senin kahrından çatlayacağım
Ellerim yumulacak sonra ayılacağım
Yollarımda meyler, meyhaneler
Kimbilir dar sokaklar olacak
Yalvaracağım ama pes etmeyeceğim
Mavi gömleğim belki hiç olmayacak
Hazanla sararıp solacak
Baharla yağmur olup düşeceğim
Belki sen hiç bu kadar sen
Ben hiç bu kadar ben olmayacağım
Ama ölümüm senin elinden olacak
Bu şehri tarayacağım saçlarından
Yağmur yağacak, ağlayacağım
Bir nisan gününe sarmalayıp götürecekler
Kollarım yorulacak ve düşecekler
Şehrin ve senin karanlığında boğacaklar
Belki dinmeyecek isyanım
Senin gibisi olmayacak
Ben kirletilmiş kağıtların hainiyim
Senin şımartılmış gülüşlerine kanmam
Çünkü beni sen öldürmelisin
Her bahar sen vurmalısın önce arkamdan
Sen yummalısın en son, gözlerim kahverengi
Kırmızı bir yumruk sıkmalısın mavi düşlerime
Daha çok bilmelisin kahrından öldüğümü
Her gece sana yorulduğumu
Her gece sensiz uyandığımı
Benim adımı kirlettiğini
Bir ölünün ardındaki sır gibi
Hangi gece yorulduğumu, yorulmadığımı
Neden, neden benim gözlerimin kirli baktığını
Beni sen yıkmalısın durduğum yerden
Bana kudurmuş bir şehir yeşili bıraktığını
Çatlayacağım ama pes etmeyeceğim
Ömrüm hep çağlayanlarla geçti
Sığ suları adımlayamam bu yüzden
Geçsem de mahşeri kalabalıktan
Senin gibisi olmayacak