…Büyük Fatih'e şükran ve minnet duygularıyla…
Trabzon büyür gözbebeklerimde…
Bir fetih sonrası sevinci yaşanır yüreklerde
Gülümser ufuklar, dağılır karamsar düşünceler…
Dalgalar döver Ganita'nın yosunlu taşlarını
Düşlerim takılır Farozlu balıkçıların ağlarına
Âh, ne güzeldir yağmur sonrası toprak kokuları
Tarihin vitrinidir Ortahisar burçları…
Kül olur hatıralar sonbahar yangınında
Kaynar cadı kazanı, kılıç durmaz kınında
Fatih'in uykusunu süsler fetih düşleri
Hüznün tahtına çıkar saadet gülüşleri
Yankılanır vadiler, rüzgâr taşır sesini
Toprak bağrına basar ecdadın gölgesini
Şimalden esen rüzgâr dağıtır bulutları
Yürek başkentlerine götürür umutları
Gönüllerin Fatih'i kurar aşk otağını
Karadeniz'de açar muhabbetin bağını
Trabzon büyür gözbebeklerimde…
Beşik kertmesidir denizin mavisiyle dağların yeşili
Âh o ince belli bardaklarda içtiğimiz demli çayları! …
Her nefeste hasret dağlar kavruk, yaralı yüreğimi
Ufuklardan güneş doğar, dağılır vadilerin pusları
Hışımla toprağa düşer postalların iri gölgesi
Burçların eteğinde başlar insan hasatı
Kanatlı süvariler koşarlarken ön safta
And içerse bu millet zafer kalır mı lafta?
Tepeler yol verirken, toprak gelirken dile
Rum ordusunda hüzün, kopar büyük velvele
Fatih'in heybetinden yanar, tutuşur dağlar
Dönmeyen yolculara yollar yas tutar ağlar
Fetih anahtarıyla Fatih açarken çağı
Haram olur nefere, sıcak ana kucağı
Körpecik fidanları, toprak saklar bağrında
Gül bahçeleri yanar, kutlu sevda uğrunda
Trabzon büyür gözbebeklerimde…
Çayın demine karışır, geceye gömülür hüzünler
Hüzünler ki kanatır yüreğimin tenhalarını
Hamsilerin kara yazgısı son bulur ağlarda
Yağmur yıkar, rüzgâr tarar dağınık saçlarımı
Bir kemençe nağmesiyle bozulur sessizliğin büyüsü
Horon halkalarında kardeş olur kızı kızanı
Kakmalarla süslenmiş hançer durmaz kınında
Ulvi gayeler yatar ecdadın akınında
Mübarek ezan sesi duyulurken derinden
Topların tesiriyle taşlar oynar yerinden
Nice çağlar kapattı, açtı ordumuz bizim
Al kanlarla sulandı şanlı yurdumuz bizim
Sözlerin yangınında kavruldu her bir hece
Tuğların gölgesinde gündüze döndü gece
Dua iklimlerinde göğe yönelir eller
İnanç vadilerinde gerçekleşir emeller
Trabzon büyür gözbebeklerimde…
Değişmem kuymağını zengin sofralarına
Çay kokar, tütün kokar bacıların kınalı elleri
Bozulmuş sevda bahçeleri, virandır bağlarımız…
Yağmalanan yüreğimde büyütürüm umut kırıntılarını
Hayal kırıklıkları cam kırıklarına karışır ay ışığında
Açar mı yine gönül bahçemizin gülleri?
Kaleler kuşatılır, Fatih verir fermanı
Rüzgâr taşır seherde can evine dermanı
Konuşur kekemeler, mevcudat dile gelir
Yanar gönül sarayı bülbüller güle gelir
Namlunun gölgesinde aşılırken çizmeler
Nur yağar gök kubbeden arza düşer huzmeler
Bakmaz ceddim düşmanın gözünün karasına
Rumlar gözyaşı döker tuz basar yarasına
Bizim inancımızda bayramdır ölüm anı
Fatih'in orduları kazanır imtihanı…