Ben sokak çocuğuyum! ...
Sevgi hırsızları çocukluğumu çalıp bana bir müsvedde hayatı reva gördüler.
Köprülerin altında beklerim sabahın aydınlığını,
Tanyeri ağarsa da ben karanlığa açarım gözlerimi,
Sahipsizim dünya denen bu geniş hapishanede…
Anneler ‘yavrum' deyince boğazımda düğümlenir heceler…
Babalar evlatlarını önlerine katınca gölgeleri olmak isterim yalnızlığıma inat.
Ben sokak çocuğuyum! ...
Tatmadım henüz sevgi denen doyumsuzluğu,
Nefretin kollarında büyüdüm, uzak iklimlerde
Beni yıkayacak sevimli eller olmadı hiçbir zaman…
Yağmur sularıyla yıkanmışım, kirlerden arınmışım.
Zemheri soğuğunda buz gibi rüzgârlardan başka bir el okşamadı tenimi.
Gök kubbenin damında kuşandım kılıçtan keskin hayatı
Ben sokak çocuğuyum! ...
Görüp acıyanlar adımı soruyor zaman zaman…
Vallahi bilmiyorum, sanma ki bilip de söylemiyorum
Bir ismi bile çok gördüler esmerleşmiş bedenime
Garip deyin, Satılmış deyin veyahut Nemelazım…
Fakat serseri demeyin, yurtsuz demeyin, berduş demeyin
Bu hayatı ben istemedim, bu hayatı bana siz reva gördünüz
Ruhumun geniş kanatlı pencerelerini siz taşlarla ördünüz
Ben sokak çocuğuyum! ...
Kirli, paslı, pasaklıyım diye benden iğrenmeyin,
Bilir bilmez sövüp sayıp hırsız demeyin
Bari bir parçacık onuru benden esirgemeyin
Kendimi bildim bileli hiç renkli uçurtmalarım olmadı benim
Yüreğimin karanlık göğünde habersizce uçurdum simsiyah uçurtmalarımı
Zengin çocukları gibi marka giymedim, el üstünde büyümedim
Ben sokak çocuğuyum! ...
Buz gibi taşlar yatağım, karanlıklar yorganım oldu gecenin orta yerinde
Anne kokusunu yastık yaptım başıma bu kokuyu hiç bilmesem de…
Özgürüm özgür olmasına; başıboşluk, sahipsizlik ne kadar özgürlükse
Bütün sokaklar benimdir, metruk evler, cami avluları, köprü altları…
Yoktur kira derdim, kiracı olduğumuz bu yalancı dünyada…
Bulursam yer, bulmazsam ya tahammül ya sefer ederim…
Ben sokak çocuğuyum! ...
Gecenin karanlığında ay ışığı düşer terkedilmiş köşe başlarına
Ben de her insan gibi umut beslerim yarınlara dair…
Hayal kurarım hayal kırıklıklarına uğrayacağımı bile bile…
Gecelerin sırrı benden sorulur, efendisiyim karanlıkların
Mehtap hüzün eker çoraklaşan yürek tarlalarıma
Gözyaşıyla sular, hıçkırıklarla beslerim umutlarımı
Ben sokak çocuğuyum! ...
Geleceğe dair düşlerime prangalar vurulmuş
Evi barkı değil, yarınları bile elinden alınmış bir meyusum
Yıllar var ki okşanmamış kirli saçlarım
Dudaklarıma değmemiş ne bir anne ne bir baba eli
Kimsesizlik kimsem olmuş tekin olmayan sokak aralarında
Kurtulamadım bir türlü bahtımın rüzgârından
Ben sokak çocuğuyum! ...
Siz sokakta yaşamanın ne demek olduğunu bilir misiniz?
Gece yarılarında bir kabuk ekmeğin peşine düştünüz mü?
Gecenin ayazında yorgan yerine sarıldınız mı buz gibi taşlara?
Kaldırım taşlarını yastık diye aldınız mı başınızın altına?
Buz gibi soğuklarda ovuşturdunuz mu elerinizi ısıtmak için saatlerce?
Hayırsa cevabınız siz beni anlayamazsın, siz bana ağlayamazsın
Ben sokak çocuğuyum! ...
Ne bir kitabım, ne bir defterim, ne de renkli renkli boyalarım var
Ayakkabı boyasından başka boya tanımam
Onun için ellerim de kaderim ve gecem gibidir
Bilyeli arabalar süsledi düşlerimi hep
Kırmızı bisikletim olmadı hiçbir zaman benim
Sokakları arşınladım gece gündüz demeden pervasızca
Sille tokat yemişim ömrümü öğüten hayattan
Ben sokak çocuğuyum! ...
Hiç ilaç içmedim yürek sancılarımda
Gece nöbetlerinde kaldırımlar aldı tenimin ateşini
Sokaklar emzirdi rüyalarımın aç ve açıkta kalan yanlarını
Benim kahramanlarım da olmadı hiçbir zaman
Çünkü ben kahraman olmaya mecburdum
Sokakların ürkütücü tenhalığında…
Ben sokak çocuğuyum! ...
Kapkaranlık uçurumlardan aşağı attılar düşlerimi
Kıskandılar bülbülün suzinak ötüşlerini
Başkalarının günahlarını sırtıma yüklediler
Harabelerin solan çiçeğiyim ben
Kör tırpanla yaralanmış bir garip goncayım ben
Vebali üstünüzde dinmeyen sancıyım ben
Ben sokak çocuğuyum! ...
Ezilirim aşağılayıcı bakışlar altında
Oysa salınıp gezen milyonların günahıyım ben
Gönlüm sevgisizlikten kırılmış, yaralıdır yüreğim
Bir bardak çayın hayali bile çok görülmüştür bana
Kırılmıştır hayat ağacımın dalları, solmuştur çiçekleri
Beklerim her gün bana el veren çocukları
Ben sokak çocuğuyum! ...
Oyuncaklarım olmadı oda dolusu
Sıcak bir yuva, tuzsuz bir çorba bile görmedim ömrünce
Yoksulluğun ve garipliğin hırkası giydirildi cılız bedenime
Şom ağızdan çıkan söz ve bakış kırbaçlar beni
Bayramlar ve bayramlıklar uğramaz semtimize
Şefkatli kucaklarda yoktur yerimiz…
Ben sokak çocuğuyum! ...
Sokakların ne ilki, ne sonuncusuyum
Ana kuzusu olmadım, her sefer kurban oldum
Tutunamadım hayatın eteklerine, düştüm uçurumlardan
Bizimki yetmezmiş gibi her derdi çeker olduk
Bundan sonra yürekleri ateşle dağlamak bize düşer
Başkasının yerine de ağlamak bize düşer
Ben sokak çocuğuyum! ...
Gecenin ayazında üstümü örtecek şefkatli ellerden mahrumum
Canımın acısını duyacak ve yarama merhem olacak bir dosta hasretim
Hislerimi paylaşamadan toprağa gömeceğim anlaşılan
Öyle sayın, yaşamadım ben, nefes almak yaşamak değilse
Sevgisizlik ve yalnızlık kaderim oldu her yol ayrımında
Yaşadığıma dair yok hiçbir delilim, yok nefes almaktan başka
Ben sokak çocuğuyum! ...
Yaşımı soranlara verecek bir cevabım yok, bilmiyorum
Çünkü ben hep nefes aldım, insanca hiç yaşamadım ki! ...
Kaderimin yokuşunda tıkandım kaldım, sarp dağları aşamadım ki! ...
Okul bilmem, olmadı hiç başımı okşayan bir öğretmenim
Siz evlerinizde yemek beğenmezken ben bir parça kuru ekmekle sabahlarım
Sıcak yatağınızda dönüp dururken sizler, döne döne göğe çıkar âhlarım
Ben sokak çocuğuyum! ...
Acı yıllar söndürdü gözlerimin ferini
Beni kucaklayacak, sırtımdaki terimi silecek bir şefkat elini ne çok arıyorum
Her geçen gün nasırlaşıyor yürek yaralarım
Ben de isterdim sizler gibi her gün tıraş olmak, banyo yapmak, güzel görünmek
Dışım kirli olsa da ak paktır içim, merhametliyim
Zira siz evinizi benimle paylaşmasanız da ben sokaklarımı sizinle paylaşıyorum.
Ben sokak çocuğuyum! ...
Yarınları göremiyor yaşlı gözlerim…
Bana bir çift göz verebilir misiniz ödünç olarak, geleceği görmek için
Taşıyabilir miyim bir günlüğüne içinizde yeşeren umutlarınızı
Babanıza baba, annenize anne diyebilir miyim birkaç gün için
Dolaşabilir miyim o pahalı potinlerinizle sokaklarda fiyakalı…
Birkaç saatliğine de olsa değişebilir miyiz rollerimizi…
Dayanabilir misiniz sokak çocuğu olarak insan kalmaya? ...
Ben sokak çocuğuyum!
Benim bir nüfus kâğıdım bile yok, sokak vatandaşıyım ben…
Ne bir sayfam, ne numaram, ne bir annem, ne hanem var nüfusta
Sokakların ağır yükünü omuzlarımda taşırım ben…
Onun için büküktür boynum, iki büklüm yürürüm hep.
Hiç kimse beklemez beni donuk bakışlarla pencerelerden
Sevgiye açılan bütün kapılar kapanır yüzüme
Ben sokak çocuğuyum!
Bana horozlu şeker alan büyüklerim olmadı hiçbir zaman
Gözüme sevgiyle bakan bir göz,
Elimden tutan bir çift sıcak el olmadı bu dünyada
Soylu bir köpek kadar değerimiz yok sözde medeni insanların gözünde
Ah çeksek de, of çeksek de bigane kaldı bize yaralı vicdanlar
Yürekler boşaldıkça şiştikçe şişti cüzdanlar…
Ben sokak çocuğuyum!
Öldüğümde cenazemi belediyeden başka kaldıracak bulunmaz.
Bazılarının ölümü gazetelere manşet olurken
Bir parça gazeteyi çok görürler üstümüze.
Sâlâ da vermezler sabahın o garip ve tenha saatlerinde
Yatağımız olan sokaklar bile duymaz öldüğümüzü
Söyleyin Allah aşkına bu fani ömrümüzde kim gördü güldüğümüzü
Ben sokak çocuğuyum!
Fakat siz sokak çocuğu deyip de geçmeyin, beni bir dinleyin
Bu sokaklar yaralı bilinçlerin, kör vicdanların eseridir.
Sizler sıcak yataklarınızda sabahlarken, biz uzandık soğuk taşlara…
Yüreklerimiz hep korkuyla tetikte bekledi gecenin ayazında
Kalmaz size de köşkler, saraylar, kâşaneler ve süslü hanlar…
Suçlusunuz ey insanlar! ... Suçlusunuz ey insanlar! ....