Zaman aynanın iki yanında
Ayna misali iki yüzlü
Önü gün gibi aydınlık, gün gibi ak
Arka plânı belli belirsiz
Çoğu zaman karanlık
Bugündür ön plânda görünen
Bugün pervasız çünkü, çırılçıplak...
Dünün boynu bükük
Yarın sinsi ve dünün gerisinde
Kuytu bir yerlerde gizli...
Zaman aslında aynanın gerisinde
Eli kolu bağlı yol almakta
Ak bir kısrağın terkisinde
Gemi kopmuş gibi atın, doludizgin
Çocukluk ülkesi çoktan tarumar
Bir kaç at boyu yer kalmış
Gençlik ülkesinde
Sakinleri kâh ümitli, kâh bezgin
Çaresizlik okunur yüzlerinde
Hüzün okunur...
Bugünün albenisiyle sarhoş
Aynada kendini süzen adam
Umurunda değildir yarın
Yerli yerinde durmaktadır boy-pos
Ve hâlâ gösterişlidir endam
Yarın zaten derinliğinde gizli aynanın
Görünmez, bilinmez
Dün, bohça edilmiş âlelacele
Çoktan çeyiz sandığına tıkılmış
Anılar, kolay kolay silinmez...
Adam haklı
Kaptırmakla kendini bugünün büyüsüne
Bugün yaşam çünkü
Bugün umut, bugün koklanan
Bugün ellenip yoklanan
Dün kayıp, yarınsa belirsiz ve soyut
Adam kısrağın kuyruğuna bağlı
Kısrak kanatlı
Sürüklenip gitmekte peşinde
Yaşlılık ülkesine attığı her adımda
Jiletlenmiş gibi, yeni çizgiler belirir yüzünde
Suratı sessizce bağırır
Ak kısrağın kuyruk değdirdiği şakaklarsa
Tel tel ağarır...
Zaman aynanın iki yanında
Ayna misali iki yüzlü
Önü gün gibi aydınlık, gün gibi ak
Arka plânı belli belirsiz, karanlık
Bugündür ön plânda görünen
Bugün pervasız, bugün yaşanan çünkü
Bugün çırılçıplak
Dünün boynu bükük, yarın sinsi
Doludizgin ak kısrağa
“Ecel ülkesi” dir son durak...
Mustafa Erçin