Akacak sevgi, saklambaç oynamaz kuru gözlerde
Gözyaşındı sevginin yüksek sıcaklık göstergesi
Saçlarındı, yıllanmış hüznün siyah sarkacı
Anladımki, çoktan unutmuşum gözyaşı rengini
Ve nefes alışverişlerini yaramaz bebeklerinin
Kış-kıyamet dondurmuşsa kalbinin bir köşesinde beni
Vay evsizlerin haline...buz, üstlerinde saydam kefen
Üşümüşlüğüm ne rüzgarın öfkeli çılgın esişinden
Ne sebepsiz, nöbetçi sıtmalı titremelerimden
Yaşlanıverdim son bir kaç günde be gülüm
Yorulmuş aşkıma, demir bir baston lütfen...
Kevgar zırh geçirmemişim üstüme, ne yazık
Ne çok güvenmiş, ne çabuk sevmişim seni tanrım
Hangi beyaz önlüklü bakışım ters giydirir üstüne siyah öfkeyi
Hangi sözüm kırmızı pelerin görünür gözüne
Hüzünden mi bilmem, sevimli yüzüm çizik çizik
Yeterdi ince dudaklarına uygun bir hoşçakal fısıltısı
Yeterdi bayan çantası başının asilce öne düşüşü
Ve bitişini anlamama, ilk dört sayfası beyaz uzun romanın
Süpürürdüm yolunu, aklımdan süpürürken anıları
Bilseydim dönme isteğini, yorgan altında mutlu, özüne..
Sinsi bir yıkım var rüya mahallesinde
Yaşlı ağaçlar devrik hükümdar heykeli, sokaklarda...
Mustafa Erçin