Bu yürek sıcaklığında erimiyorsa siyah-beyaz giysilerin
Yakışmasındandır, dokunmadığım gri pamuk tenine
Karın buz beyazıyla süslediği şu kirli şehirde
Ve ağaçsız ve bulutsuz semtinde bir santim karda mı yok..
Yatağındaki sabah sıcaklığı kavurmuştur ortalığı
Üstüne kalbindeki benli lav sıcaklığını da ekle...
Basıncı yükselir elbet, ayrı saatlerin ölçtüğü zaman dilimlerinin
İçini de ısıtır, bilmem mi odun kömürü gibi içten yanışımdan çok
Gözlerinin çatılardaki beyaz kristallerle kamaştığında
Ayaklarım bir avuç tozlu karda
Çoktandır meşgulüm, ateşimi söndürmekle..
Bir türlü durduramadığım zamanı, donduramadım da..
İçimi dolduran aşkın mavi rengi
Bulut yumaklarında kırılıp gökyüzüne yansımakta
Ezberlemişim, çocuk sesini ve esmer resmini
Konuşmadan algılayan kulağım
Ciddi orkestra şefi, söylediğin en son şarkının
Alnımdaki hafakan çizgileri arası mesafe kalmışken
Bitmesine şu iki adımlık kör ayrılığın
Kirpiklerim çiziyor seni gözönüme, çizgileri usta ressamın dengi
Anlayıver, hissediver uzaklardaki senli düşüncelerimi
Yatağının büyülü senli tarafından
Buğulu pencerene bak da..
İçimde büyüttüğüm turuncu özlemi, salıverdim az önce
Güneş sandılar, ki sen batanın ne olduğunu anlamışındır çoktan
Kovma, alacakara bulutlarla yolladığım kuşlarımı
Sığırcık maskeli armağanımdır sana, ufuktan...
Mustafa Erçin