uzaktan bakarken şehre, sendin yakınımda gördüğüm
sendin, gece perdesini şehrin gözlerine birlikte indiren…
büyülü dokunuşlarla çözülürken sarmaşıklı düğüm
yine sen oldun, yokluğumu mavi hayalleriyle dindiren…
akşamı bu kadar mı severdik Tanrım, ilk miydi yoksa
bitmese bu akşam, zalim saatini kuş kanadına taksa...
hava serin, kuşlar kayıp, kuşkuluyduk, ama serinkanlı,
güneşte üşüyen ellerin yanıyordu soğuk avuçlarımda
akşamın örttüğü kara örtüydü yaşlı, bizlerdik delikanlı
akdenizliydi nefesin, portakal kokusu vardı saçlarında..
dudaklarımızdan toprak yollara serpilen aşk tohumları
mavi çiçekler açıp, süsleyecek gelecek bahar, kumları…
dönelim şehre artık, toprak yollar heyelanmadan gidelim
dikenler yürümeden yollara, tilkiler yol kesmeden önce
iklim karasala dönüşmüşken ve dikenleşmişken derim
ezmeden gidelim, dördüzlerini uyutmak üzere dost yonca…
akşama tebessüm, geceye sitem vakti şimdi ve yıldızlara
o turkuaz bakışlarından atıver gerideki masum izlere..
Gidelim..
Mustafa Erçin