Gerçek mi rüyâ mıydı bir seyâhat tutturduk
Bir zaman diliminde fersah fersah yol aldık
Belki hayâl ve rüyâ belki uykuya daldık
Görüp tadılanları gönüle oturtturduk
Uykuda geçen zaman ölüme emsâl rahne
İçinde rüyâ varsa uyku gerçek hayattır
Ölüp de dirilmeyi andıran hakikattır
Zaman içre zamanın yaratıldığı sahne
Bu sırla mekânlar da iç içe girdaplaşıp
Hayalle hakikatın yaşandığı mekânlar
Maddî imkândan evlâ o mânevî imkânlar
Taddık özlemlerdeki her yerleri dolaşıp
Tepesinden Zağgimin seyreyledim âlemi
Gündüz eteklerinde varlığın temâşâsı
Gece tâ Erzurumun urûşân şâşâası
Esen yele bıraktım hasret tadan sînemi
Varlık temâşâsının zevkinin hikmet zikri
Madde sınırlarının ötesinde bir âhenk
Eserin müessiri cihetiyle bir mihenk
Tecellisi sırrıyla resmetmeli bu fikri
Güneşin kpır kıpır aksettiği sularda
Kuzunun su içerken boca boca noktalar
Hareket âleminin musikisi notalar
Renk ve ritm âleminde titreşti tutkularda
Gönüllerde de böyle girdaplaşan bir örnek
İstedim tâ Zağgiden bir tablo ileteyim
Hayâl âleminize bir nâme dinleteyim
Oğul vızıltısının sesini tünek tünek
Zağgide usul usul su içen o kuzuyla
Karacabeydeki o serinlenen bir kuzu
Aynı mührü taşıyor okşuyor ruhumuzu
Rabbimin rahmetinden kayrılma huzuruyla
Uyku demiş idik ya çeşiti var uykunun
Kış uykusu mâlûmdur ya bu tatil uykusu
Sıcak kanlıların bu âdetâ bir tutkusu
Bir de rüyâsız ise tadı yok bu uykunun
Uykudan uyanmanın vuslatı var içimde
Zevkini çıkarayım dedim bu gün sizinle
Okuyup dem bulayım verdiğiniz izinle
Yorumlara dalayım zevkli zevkli biçimde
Beni aşan tavırda bediî zevkinizle
Renk ve ilhâm kattınız sadrim doldu sizinle
Gönlüm coştu dem be dem sizdeki o vezinle
İçim doluyor sizin şirin âhenginizle
Pendik; 24 Ağustos 2006