Takılıp kaldığım şiir dostlarını `okuma`dan dönüp, vakit bulamayınca, eski notlardan bu ülfet geçti elime dokunamadım, çünkü o gün işte böyle doğmuştu bu:
Bir ruh bu: Milletimin necîp gönül büstünde
İllâ ki, Milletimin âfakını kuşatan;
Gönülden gönüllere serilen meşk postunda
Ezelden, tâ ebede hayat olup yaşatan! ...
İksîri hâ Itrî`den, hâ Dede Efendi`den;
İsterse Abdülkadir Merâbî`ye dayansın,
Gönlün ülfet kurduğu bu bağı ferhûndeden
Hepsine akan gönül tâ derûnundan yansın...
Beslensin hayatiyet menbaîndan herkesin,
Meşrebi, nesebiyle mûtedil ikliminde;
Barış`la, Cem`den mülhem gönülde meltem essin,
İsminden tedâiyle buluşma gülşeninde! ...
Saâdet sun! İsmi hâs olsa da, olmasa da,
Adın Sâdi`den yana Mesnevî`den beslensin! ...
Bir tahtı mekân vardır sürûrı müntehada,
Ruhta `Vahtedi Vücût`; Can`lar ordan seslensin! ...