Bir kutsî misyon ve mânâ taşıyan fıtratında
Abant Platformunda resmedilen ISTANBUL
Medeniyetler Kürsüsü liyakat formatında
Ne milletten olursan ol baş göz üstüne kabul
Diyor MEDENİYETLERİN BULUŞMASI TAHTINDA
Feth-i mübîn şamdanının ilk nurunu saçtığı
Fetih Kararnamesinin kaynaştırdığı halkta
Gel! Kim olursan yine gel mesajının ışığı
KILDI 'pişirip kalpleri cem ettiği ilk Paktta”
ISTANBUL'U CİHANA YÂR CİHANI DA AŞIĞI
Ger ister gurbette olun isterse öz vatanda
Istanbuldaysanız eğer bir tutkudur Istanbul
Orda doğmak şart değil ki taşradan konsanız da
Ele verir yüreğini Pera'ya konan her kul
Piyer Loti Von Papen'le hemşehri oldu Orda.
Bir diyalog maverası muhabbet efsanesi
Gönle inşirah veren şu yedi tepeli kuntluk
Efsane yapıdan her hâl hâlâ keser nefesi
Lâleli güllü sümbüllü gülşeninde bulunduk
Bugün tebdil – i hâlde de celbetmekte herkesi.
Yedi asırlık bir harsın Endülüs'lere varan
Aynı kültür verâsında doğruluk ekseninde
Medeniyetler terkibi olup cihanı saran
Gırnata'dan Istanbul'a dek zaman taksiminde
Devraldığımız emanet hâl dilinde feverân!
Yapısına dokunuldu her geni bir Istanbul
Fıtraten programlanmış özü geninde saklı
Bir mukaddes emanet ki her zerresiyle makbul
Tâ ki kadrini bilmedik kastımız farklı- farklı
Kapıyı çaldı intibah haykırıyor Istanbul!
Sökülen her bir hıbarın feryâdıdır bu çığlık
Beton yığınına dönen o antika yapılar
Sanki asırlardan beri yüreğimde ağırlık
Mukaddes eserler gitmiş kapanmış hep kapılar
Yerine yapılanlarsa san'at yerine sığlık
Ünsiyet peydah ederek yaşadığım bu yerler
Her yerde bir hatıranın vüs'âtını taşıyor
Semtlerine uğrar iken yüreğim tir- tir titrer
Dehşete düşüp gördüğüm hâl tahmini aşıyor
İmtina ile baksam da korkum: ' Sana ne? Derler”
En son kapanan kapımı Maçka Taşlık'ta gördüm
Gözüm görmez olaydı da kulağım duymayaydı
Yerinde beton yığını gördüğümde öğürdüm
'Taşlık Atlılar Kulübü” ne olur uymayaydı
Bu 'Hilton SA” nerden çıktı döğündüm de döğündüm!
Dolmabahçe'ye nazir o parka komşu yeşillik
Nasıl kıyıldı sana da köküne kazma indi
Üstte tevâzu simgesi yapılar beşibirlik
Köşede İnönü Köşkü köşk tâbiriyse indî
Bizimle münâsebeti adresimizde kimlik.
Yerinden geçerken sanki bir ses diyor: Nereye?
Acîb yapılar üstüme geliyor teme- teme
Beni, acaib nesneler soktular cendereye
Çimenler katılmışlardır bendeki bu mateme
Zaten aklım almadı ki söz bulayım demeye.
Güyâ anıtlar derneği nerde idi o zaman?
Hay gümansız Belediye Allah(CC) hesap soracak!
Bedîâne yapısıyla yerinde handân-handân
Yedi kapılı kâşâne şu park-bahçeli konak
Göz göre imha olurken nerede idi vicdan?
Şu *mürebbiye* parkına komşu Acı Su Sokak
Akaretler tarafında ŞARÖZ Apartmanında
Oturduk biz senelerce birkaç talebe ortak
Kirayı vermek istersek Sâhibemiz ânında
Ya almak istemeyerek ya tahkik edip mutlak:
'Evlâdım harçlığınız var mı ne olursun kalsın”
Deyişindeki muâzzez suflenin halitası
Medeniyetlere maya mukaddes bir ihlâsın
Tecelliyyâtı olan son aile hatırası
Son Osmanlı nesline has! KOY ISTANBUL AĞLASIN!
Asrın İstanbul'unda o KÖK NESLİ biz yitirdik
O Harsıyla lisanıyla soyuyla ne nesildi!
Yerine bir ne idüğü belirsiz PUT getirdik
Medeniyet damarı ve hay damarı kesildi
Bir nesli tüketirken de bir lisanı bitirdik!
Istanbul hars ve diliyle biterse sen bitersin
Sen demek nefsin değil de fıtrî cevherin demek
Bu cevhere sahip çıksan ebede dek gidersin
İdrakini iradenle ifade etmek gerek
İradeni fıtratınla tutmazsan yok edersin
Altın tozu dirheminin pahasını bilenler
Seni toz-toz ufaltıyor ve nefsinle yokluyor
Üç beş kelimede ne var diye nefis çelenler
Külçeye cüruf katarak madenini bozuyor
Hâlâ uyanmıyor musun bak dönmüyor gidenler:
*'Sebep” Güyâ ki 'neden”'miş, sual üstüne sual
'Ne? Neden oldu” son moda! Haydi içinden çıkın!
'Ne sebep oldu”' demekmiş! Bu ne hoyratça bir hâl?
Attığı kelimelerin dinine karşı hırçın;
Aklınızı başınıza alın denecek ahvâl!
Uyan! Uyan! Fethin ocak tavında pişirilen
'Ananın ak sütü gibi” dilinin taamından;
Misyoner kazanlarından has sofrana sürülen
Sel- sal sahanlarındaki temcit pilavlarından
Yutturulanla fit olup dilini 'sel”e veren!
Ah bu şuursuzluğunun farkında olamayıp
Tükürdüğünü yalamaz nefs batağında kalan!
Şu hâb-ı gafletten kurtul! Ayıp Vallahî ayıp!
O Salon Misyonerleri, seni gaflete salan!
Dilinle tüketiyorlar; bak! Seni kucaklayıp!
Istanbul'u Türkçesiyle 'KÖK”ünden koparanlar,
O bindiği dalı kesen birkaç sergerde aymaz!
Gizli din düşmanlığıyla dile karşı çıkarlar!
Osmanlı Türkçesi gitse dünyada Türkçe kalmaz.
İnşallah kök salacaktır KÖK'e sahip çıkanlar!
Dilime kast edenler tek; din düşmanları olsa
Mesele yok! Tutarsınız sıkıştığı mahbesde…
Her bir taraftan varlığın hedef alınmış oysa!
Lisanınla idrâkini imha fikri herkeste…
Bil! Istanbul vasatında iflas eder bu borsa.
Bırakıp sağı solu gör Diyanet'in hâlini
Kuran'dan istihraç ile öz Türkçemize girmiş
Has Istanbul Türkçemizin mukaddes hilâlini
Teşekkül ettiren bütün kelimleler itilmiş
Ham nefisten yaldızlara kaptırmış âmâlini:
Istanbul Türkçesi ancak Türkçenin anasıdır
Türkçemizin ve Türklüğün Osmanlıdır 'gövdesi”
Türk Başbuğlarının dili Türkçenin aynasıdır
Elçibey'in has Türkçesi Bir Osmanlı Türkçesi
Türk Dilleri halitası – Türkçenin atlasıdır.
Türk Dil Kurumu bozsa da Ehl-i hizmet dur demiş!
Kamus-u Türkî elimde dilimin temel taşı;
AYVERDİLER, AYVAZOĞLU ve BAKİLER azmetmiş!
RADO'nun Hayat Sözlüğü bu vadide at-başı;
İlhan AYVERDİ lügate tam bir hayat hasretmiş!
Milletlerin Kamusları namusudur öz sözü
Mesabesinde bedahet gönüle miftah ola!
Dilerim Istanbul ruhu olacak sözün özü
Yetmişbuçuk milletin özüne dola-dola!
Bir güneş gibi ışıldar dilimin asıl yüzü...
*Ben tek başıma değilim ceddim ve devamım var!
Sakın Nedim'siz Baki'siz olabilirim sanma
Örüldüğünde araya bu kalın zırhlı duvar
Ecdadının karşısında yüzün varsa utanma
Ne mazi ne ati dinler; reddeder seni edvar
Dilimizi uydurukça kullananlara bakın!
Kerli-ferli bürokrasi şan ve mansıplı zatlar!
İsterseniz işbu sözü siz Üstâd'a bırakın
Tepetaklak hallerinden doğrulur bütün zıtlar
Beratı eline geçer garaîb-i hilkatın.
Bu çileyi Necip Fazıl içti ruh-i cerhiyle
Benim yansıtmaya cehtim hepten sehl-i mümtenî
Belki mümkün olur vermek şahsî ifadesiyle
Aşağıdaki ifade bizzat kendi bülteni
Tıpkıyla kaydediyorum aynen harf-i harfiyle:
**'Parasal, ruhsal, soyut, boyut, yaşam eğilim;
Ya bunlar Türkçe değil yahut ben Türk değilim!
Oysa halis Türk benim, onlar işgalcilerim!
Allah Türkü korusun yalnız bunu dilerim.”**
Olanlar mustahakımız el-Hak Allah(CC) 'ın lûtfu
Ümitsizlik asla bizim harcımız olmamalı
'Mevlâ neylerse güzeldir” Yaratılış sırrı bu
Hadiseleri ibret-i hikmetle okumalı
Tabiat kitabından da okuyup Istanbul'u!
Istanbul'un has değeri Hadis-i şerif şerhi
Bu kültür estetiğini gönüle indirelim
Avrupa'nın İKİBİNON Medeniyet Başşehri
Gönlümüzü Istanbul'a açarak seyredelim
Dost gözüyle selamlasın Tokyo veya da Delhi
Medeniyet platformu payitahtı Istanbul
Bir hak yol haritasının aslolduğu program
İstikbâlin eşiğinde bir yol gösteren ampul
İstikbâl ümidimizin müjdesi rakam-rakam
İnsanlığa davetiye: Gel huzura huzur bul”
Medeniyet noktasında Istanbul aynen bir kul
Hem gen hem ruh yapısında anlar hem-hâl olanlar
Bir noktada hem şehirdir hem insandır Istanbul
Kendi Türkçesiyle söyler bir cihan O'nu anlar
Istanbul şahs-i mânevî kültür-san'atta sembol
Şehr-âyîni ile Pera geninde Istanbul var
Yahya Kemâl bir Istanbul, Istanbul Necip Fazıl
Ki 'vücudumu tabuta doldurup dondursunlar”
Diye maddeden ferâgat gönle göre bir nâzil
Ve 'Sonra Istanbul diye toprağa kondursunlar”
Mısralarının hükmünün sübut bulduğu şehir
Cihanda başka bir emsal taşımayan hârika
Ruh ve madde iksirinin terkibi Aziz Nehir:
Vücudundaki Boğaz ve ruhundaki fârika
İşte sizlere insan-kent terkibi bir Başşehir!
Amme yatırımları ki hepsi cihana açık
Hızlı tren projesi Londra'dan Kars'a kadar
Dünyayı kucaklayacak Tatvan'la Mihalıççık
'Gemi”ye 'tır”'a ne hacet? 'Uzay Mekiği Katar”
'Tüpgeçit”'ten akar iken ne su derdi, ne balçık!
Nihayet E-8'lere has ticarî fezleke
Ticaret Odası ile Istanbul'a mükâfat!
Avrupa Kompleksine yönelik mütareke
Umulur ki tam üyelik yolunda muvafakat!
Istanbul başlı başına medenî bir tereke...
Istanbul bir 'Köprü-şehir” su altı ve üstünden
İster gönül güzergâhı ister maddî hat olsun
Âleme açık gönüller Türk'ün gönül büstünden
Hayâlhaneniz hacminde huzurunuz tam olsun
Istanbul gönül meşheri akseder örtüsünden
Mânâ atmosferinde de Istanbul saklı maya
Âdetâ müşahhaslaşmış bâzen kent bâzen insan
Gönül seyr-i seferinde açılır Marmara'ya
Heybesiyle cezvesiyle sizi çaya çağıran;
Gitmeye görün, Adalar başlar gönül koymaya!
Dünyaya geçit vermeyen Boğaz hendesesinin
Şimdi de sulh sükûn için tatbik sahası Boğaz
Adalar yörüngesidir ruh muhasebesinin
Büyükada Kınalı ve cazibesiyle Burgaz
Aynası: Cami, kilise-havra melodisinin!
Eğitim gönüllüleri yaşlısıyla genciyle
Seferber olmuş gönlüyle dünyayı eğitiyor
Dünya Türk'ü konuşuyor 'Istanbul Türkçesi”'yle
Kamboçya'dan Nijerya'ya kültür neşrediliyor
Türkiye kültür beşiği Istanbul elçisiyle!
Handân-handân bir GÜLEN yüz cihanı eyler dümdüz
Perde yok engel koyulmaz 'dîl” alışverişine
Hizmette 'gönül' safâsı gerekir gece gündüz
Set yerine destek verip takılınsa peşine
Istanbul vakıf mahşeri vakf günüdür günümüz.
RABBİM yüce takdirinde imtihan için miftah
Yaratarak Istanbul'u; açmış büyük imtihan!
İmparatorluklar dahi O'nda bulup intibah
Anahtara liyâkatte Fatih Sultan Mehmet Han
müjdesine YİRMİDOKUZ MAYIS'I kılmış siftah!
El ele gönül gönüle bu ülke bizim bahtımız
Dili gönlümüzün dili lehçemiz de lehçesi
Istanbul gönül tahtı bir baht pây-ı tahtımız
Nebimizin gül gönlünün mahbubu gül bahçesi
İKİBİNON BAHT LİMANI olması muradımız.
*Gönlün hususî ve hasbî sırları oldu âyân
Âmâde madde bazında beyn-el milel senteze
Objektif ilmî etütler ortada âyân beyân
Saygımız fikir üreten kim olursa herkese
Sakın, vebâldir; olmaya! Zikrimde şe'n arayan!
Pendik; 09.04.2010