Gönlümün Sultanı sevgili Gönül Dostlarım, Gönül Doktorlarım benim; tâ derinlerine sızmasına vesile olduğunuz şifâ ve neşveyle size kaptırdığım gönlümden, içimden geldiği gibi sizlere hitâp ettim, aynen hayatımın neşvesi olan torunlarım; Nur`um, Elif`im, Ahmet`im, Şevvâl`ime olduğu gibi... Dilime gelen her kelimenin değer taşıyanı gönüllerinizden okuduğum size ait olanları; yanlışları ve kıymete haîz olmayanları da benim ahvâlim.. Size minnet ve şükrânlar, gönül dolusu sevgiler ve duâlar...
Bu arada, benim bir âlemim var, onu ihmâl ettim; zansız izân, Karakış zülmünde de hüzünsüz hazan, keşmekeşte dahi istihsân yaşanan, yaşatılan bir âlem; asra merdiven dayayan hayatımdaki o alemden bu gün kitaplarımdan bir Sâmiha Ayverdi çıktı karşıma `İstanbul Geceleri`yle:
Ağlarım yana yana
Derdini söyle bana
Hem sana kul olayım
Hem seni yaratana
Deyişini gönlüme düşürerek....
Derken, tâ asırlar öncesinden gencecik hüviyetiyle Dede efendi, Gül Devri mahbuplarından Nedîm-i Mutrîb-i Şeydâ`ya oradan aşk ve gönül âleminden, âşık Veysellere, Yunuslara ve beride İhvân-ı Âlem Ervâhı`ndan Şeyhûl İslâm Yahyâ Efendilere daha ötelerde de Veysel Karânîlere kadar kaydı gönül, O`nun gönlünün yanıp kavrulduğunun nûrunu görünce o nûrun ateşşiyle ben de yansam o yangınla; O Gül sembolünün alev alev âl renginin çizgiye resme, tasvire sığmayan ve ifadenin kâfi gelmediği mahviyatımdan bir kıvranmayla ben de o renge gelinceye kadar kor olsam diye yanmaya soyunmuştum ki ayaklarımın üstüne düştüm ve uyandım; birden, kendimi, Zağgi`min; başta söz ettiğim, o, zansız istihsân âleminin hayatımdaki parçası içinden bir hatıra olarak, ruhu ervaha karışmış `Tay`ımı okşarken buldum ve onun, yaşadığım şu hatırasıyla bu şiir çıktı içimden:
Hızır Tay
Bazen bilmem ki niye?
İnsanlar birbirine
Hayvan, tosun, tay diye
Küfür ederler güyâ
Cehlî mahiyyetiyle! ...
Bir tayım vardı benim;
Üçünde binmiş idim! ...
Çayı geçiyor idim,
Ne yaptımsa sektirdim
TAY nedir? Orda bildim:
Ayağımda üzengi;
Gözleri ateş rengi,
Bilmem ki bulup, hangi
Hissiyle denge dengi?
Ağzında da üşengi...
Ezeceğini sezmiş,
Ne yapacaksa bilmiş,
Sağ ön ayak direnmiş,
Sol sağrı yara gelmiş,
üstüme devrilmemiş...
Ters tarafa devrilmiş,
Yenini yara vermiş,
Zerremi incitmemiş,
Üzengiyi çevirmiş,
Ağzıyla çekivermiş...
Kendimi çayda buldum;
Islandım ve yoğruldum,
Hikmet ile doğruldum:
`Tay`a `hayvan` diyordum;
`TAY`ımı HIZIR buldum...
Pendik; 03.02.06; 03.30...