Bir hasbihâl niyeti düştü içime gönül dostlarım! ...
Niyetim vaktinizi almak değil hemen noktalarım..
Bir bayram rehaveti girdi araya, gönüle revâ;
Bayram; oldu tatil, araya giren günlerle bedâva! ...
Sıcak yuvalarında eş dost sohbeti bayramın tadı;
Lâkin, sıcak yuvaların bir de vardır arka standı! ...
Mûtâdım üzre, yine bir hüzün, beni saldı sokağa;
O mu beni buluyor; ben mi âşinayım bu merâğa?
Alt geçitler tılsımlı sürprizler atar bazen karşıma;
Bu gün de, şu üst geçitten geçsem diye, uyup aklıma:
Tenha merdivenlerini adımlayıp üste çıkınca:
Artık sürpriz değil dedim, bunlar; alışkanlık olunca! ...
Soğuk, nemli bir hava, bir tartı makinesi ortada;
Soğuğa omuz silken yine bir vakar vardı orda da:
Hep deriz ya, her zaman: Rızkı veren Allahtır; öyle de:
Açın hakkı yok mu tokun doyduğu rızktaki hissede?
Gerçi, lisânen değil; hâl'en cevap vardı anladımsa,
Hep de, bu küçük çocuklar bu hâle dûçar; her nasılsa?
Biz titrerken, O; titremeyi yenmiş, belki, vakariyle
Azmetmiş; nafakasını temine, pâk alın teriyle! ..
Bir harçlık vereyim diye geçer insanın içinden ya! ...
Mümkün mü kabul ettirmek? Önüne serilse tüm dünya! ..
Eline alınca, verdiğini; tartı parası diye,
Karşılıksız bırakmaz, tartarak, verir sana hediye...
Bu sayede, ben de, yeniden kilomu anlamış oldum;
Rehavetle, kilo kazanıldığını kavramış oldum..