Sadece nefes almak mı hayat?
Bir sanattır anlayana.
Gülebilmeli,ağlayabilmeli,
Gerçekten ölmek gibi ölebilmelisin.
(Ölmenin de bir şanı olmalı tabiki)
Düşünülene benzemez aslında hiçbir şey.
Umulan veya unutulan anılar, anılanlar,
Sanıldığı gibi acıdan ibaret değil.
Söz birliği edilmiş duygular var olur içinde.
Bir de onların baş yardımcıları yalanlar.
Yazılıp çizilir bilip bilinmeden.
İncitir, soğutur, parçalar yüreği.
En sonunda bakarsın seni sana verir,
Düşlerinden geriye kalanlar.
Aslında anlaşılır olmak diye bir şey yok.
Anlatmadan anlaşılmak, anlanmak ve
Anlamak var.
Kanında damarında büyüyüp beslenen,
Acıdan ibaret olmayan bir de yaşamak var.
Alabildiğine, olabildiğine yaşanması gereken,
Kafiyeli bir şiir gibi dilinde gezinen.
Asıl hayat
Görmeden denizde yüzebilmektir.
Görmeden bir çiçeği koklayabilmektir.
Doyasıya paylaşabilme sevincidir mutluluğu,
Yaşayabilmek, yaşatabilmektir olabildiğine.
Bu uğurda ödünler feda edilebilir.
Rol yapmadan paylaşabilmektir mutluluğu.
Dostluğun adımlarını atmaktır ilk önce.
Bir gülüş, yeni heyecanlar demektir.
Aynaya baktığın zaman bir tebessümdür.
Yaşamak.
İnsanlar ve alı moruyla bütün doğayla.
İç içe kucak kucağa dal ve yaprak misali.
Her yudumunda mutluluğun,
Daha da yüceldiği,
İçinde her türlü sevincin bulunduğu bir ülke.
İşte beklenen ve istenen bu belki de.