Bir gölge asılmış saatin akrebine
Diğerleri etrafımda fır dönüyor
Canhıraş bir çığlık fırlıyor yırtık mazimden
Sararmış bir fotoğrafa sıkışmış en son gülüşümüz
Gülümsemen çiy tanesi kadar ürkek
Çiy tanesi gibi canı burnunda
Bir dünya öldürmüştüm gözlerinde
Bir Fatihaya değmez
Yokluğunun kar taneleri yağıyor
Baharlarıma
Huzur uykularımın kaçkını
Parmak uçlarında usulca gelip
Bir meltem ört üzerime
Sen kokulu
Karanlık bile kamaştırıyor gözlerimi
Zifir ötesi karanlık olmalı
Öyle ki
karanlık onun yanında kendinden utanmalı
Baykuşların gözleri bile donmalı
Kimse görmemeli
parmak uçlarıma delilik emzirdiğimi
Sana gitmeyen yollara vuruldum ben hep
Küfelik gecelerde
Kıyametimdi belki seni bulmak
Yokluğun idam
Varlığın müebbet
Sen tarafımda Moğol istilası
Mahcubiyet hamalı kalemim
Beni kurtarmak için el verdiği kuyuda
Bir sen tükettim içimde
Lugatimle birlikte