Mabet ve İnsan
Gönlünde her gün birkaç kez Hakk'a uyananlar,
Sonsuza erip ebediyetle boyananlar;
Yürürler her gün mâbedle hep nazlı niyâza;
Ererler vicdanlarında bir büyülü hazza.
Her an kulaklarda tın tın ezan mûsikîsi,
Sînelere dolup taşan Kur'ân zemzemesi...
Duyarlar hep uhrevî işvesiyle zamani,
Bilmezler gün bitiminde gün bittigi âni.
Gözlerinde tül tüldür cennetlerden nevhayâl,
Dudaklarinda kâseler, kâselerde zülâl.
Içlerinde güm gümdür ebediyet bestesi,
Dillerinde âvaz âvaz Sonsuz'un sesi...
Gergin boyunları nâzenin kuğular gibi,
Hislerinde derinlik, derinlik ki yok dibi.
Revâka ilk adımla mâbed duygusu başlar,
Orada kuşlar kanat çırpar, şadırvan ağlar;
Orada rükua varmış gibidir kubbeler,
Şehâdetle kükremiş sanırsın minâreler.
Sütunlar el bağlamış duran kullara benzer,
Her köşede heybete bürünmüş ruhlar gezer.
Bu büyü ile İnsan âdeta lâl kesilir,
Burada kimbilir daha ne sırlar sezilir.
Her yanda his köpürür, her yana mânâ iner,
Mânâlar buğu buğu gelip ruhlara siner.
Dünyâ silinir gider, güneş ufukta söner,
Başlar meleklerin gezdiği iklime erer.
Bu masmâvi âlemde bir sürü kalbi kırık,
Ve bir sürü de sîneleri delen hıçkırık...
Her şeyin değişip başkalaştığı bu yerde,
Ukbâ şafakları sökün eder perde perde.
Kalplerde solmayan renk renk duygular yeşerir,
Ruh huzûra erer, benlik bütünüyle erir.
Her ânı gülkırmızı bu ışıktan zamanda,
Eşi bulunmayan hazlar yaşanır cihanda...
Ruh bu derinliği bir kere duyup tatmışsa,
Duyguları O'nunla, gönlünde de O varsa,
Geçmişse kendinden Sonsuz'un râyihasiyle,
Duyar en duyulmazı efsunlu nefesiyle,
Ta ötelerle selâmlaşır olduğu yerden,
Ve selâmlar alır ötedeki bahçelerden.
M. Fethullah Gülen