Yürürken İstiklal'de
Çarpıştım sandım biriyle
Şöyle bir baktım omzumdan
Göz göze geldim birden
Karşımdaki bir fidandı
Kim bilir kaç yüz yıl sonra
İstanbul'u anlatacak gencecik bir çınardı…
Yüzü düşüktü yere
Başını kaldırmadan
—Kusura kalma dedi
Dalgınım bu günlerde
Engelliyormuşum diye
Kesecekmiş bizi
Bakımımızdan yükümlü belediye.
Hiç olur mu dedim, hiç öyle?
Farkındaysan İstiklal Caddesi bura.
Dernekleri var, Hem Baroda burada
Sonra çevreciler duruyor ne güne?
Hadi aldırma sen boş sözlere
Rahatla
Islığını çal rüzgârlarla…
Bu gün aklıma düşünce
Yürüdüm gene Taksim'den Tünel'e
Çıplak kalmıştı İstiklal
Ağaçlarından soyununca…
Beni omuzlayan çınar yoktu sahiden
Sordum köşedeki büfeden
Belediyece kesildi dedi üçgün önce
Soluğum kesildi birden
Sen o olmalısın dedi, o çevreci
Yüzüme bakınca köşedeki büfeci
Hani sesiniz çıkacaktı gür
Direnecektiniz bu kesimlere
Hani ağaçlarımız büyüyecekti özgür.
Sustum. Utancım yayıldı yüzüme
Büfeci elini koyup omzuma
Üzülme dedi seni anlamıştı o gene de
İki üçgün olsun yaşadı ümitle
Selam da söyledi sana son nefeste…