İstanbul&
Sabahları ellerinde biriktirir gün&eş lakırdıları
ustura kesiği, bir tutam çığlık geceleri ise
yorgun
ürkek
karanlıktır ayrıca
sokak arasında boğazlayabilir bir kediyi
Şafaklar hepimizindir alın çatımıza oturan
geceler ise yalnız ve daima
köşe başı kayıplarının
Yaşarken ölmek mi ölü halinde yaşamak mı
bu şehirde aşikar olan mesele çokça
to be or not to be
-
Seçebilir mi kelebekler doğduğu günü
az zaman sonra
ağıdını tabiata tütsüleyeceğini bile bile
-
-Hayat noksanı değişimsiz göçlerin kadını-
Kaç ismi erittin umutsuz hırsından dişlerin arasında
kaç kez kiraladın bilinçsiz, istemeden yağmur düşlerini
Kaç kendini ölüme terk ettin, salkım saçak yarınında
kaç kez önüne attın paçavraların, ayaz kırığı gülüşlerini
Bastığın kaldırımlar gölgelerinde açar söğüt dalları
hep yer bulabilir, yarım ruhun yine yarım pansiyon
kuzeye dönük pencereleri ile bir morg odasında
Söyle;
Bu gözlerin yamacında biriken, yoksa suretsiz karlar mı
Söyle;
Bu sırça döpiyesin, intihar adlı tek perdelik oyundan mı
-
Sil saçların neon parıltılarını, bu şehir geceleri tüketir
dize dize geceleri bölüşür akbabalarla, çizikli hayatları