-Ceplerimde yaşama korkusu-
Bir mendireğe sarılan kaç yılan balığı vardır ki
çocukluğunun süt kokusunda boğulan
uzun, upuzun mitler boyunca
Sığ anların hakimiyeti sığıntı gibi yaşatır adamı
gitmeye hazır beklersin tetikte
tetiği çekecek gücün var yok arası
tıpkı benim olup olmadığımın arası gibi
Ellerimin üzerinde kelebek misali açarken
deniz türküleri
gel git halleri
yakama yapışır sorar Poseidon
insan hiç kendine doğru yüzebilir mi
diye kendinden kaçmaya kulaç atarken
-bilmem
anlamam-
deniz fenerinin hüznü ile yakar cigaramı
öyle uzaklara bakar dururum
güneşin dalgalarla ilk seviştiği yere doğru
bakar dururum
gözlerimi karıştırır eski izlencelerime doğru
yorgun bir hayal gibi seni hatırlarım
Issız liman umutsuzluğu
kurşun kurşun
ağır ağır çöker omuzlarıma
yorgun bir hayal gibi seni hatırlarım
Bir şiirin es anında
bir resmin pastel sıcağında
bir filmin doruk noktasında
bir heykelin buz bakışlarında
nicesinde
boğulur mavi usul usul
öldükçe yaşar
adına hayat denen intihar manifestosunda
Umut ceketini alır çıkar
ardından özgürlük düşer yere
ismini verir aydınlık
-Sonsuzluk nerede
nerede bu sonu gelmeyen-