Uyanırsın bu sabah
belki saat dokuzda
Akşam erkenden yatmışsındır
sıyırıp gölgeni dikenli duvarlardan
terliğinin tekini geçmişinde
arayıp durmandan az sonra
ve
yalnızlığın
televizyon başında uyuklamaya benzediğini
bilerek
daha neler neler bilerek
misal bir kelebeğin bir söğütte ölebildiğini
kahvenin en çok ayrılığa benzediğini
öksüz akşamlarda, masa başı şairliğinde
yaradığını işe en çok
içinde bilinmez kaç şehir katlederek
yorganı üzerine çekip
çekip kendini kendinden
damarlarından
gri tükenişlere uyumuşsundur
Sabah şakaklarını aydınlattığında
Türlü türlü fikir sıkacaktır ruhunu
bakacaksın
yine aynı küfürbaz gün ışığı
yine
o başıboş duvar karşında
sürreal aşk imtihanlarına mezar
üç beş çamaşır, ipe asılı
benzeteceksin aslına yine
kalkmak, kalkmamak ikileminde
bir aspirin bulacaksın
menekşeler ortası bıraktığın
var olmanın dayanılmaz ağırlığı
esir edecektir seni de
Belki on birde uyanırsın
Gece geç saate kadar bulmaca çözmüşsündür
kare kare üzerine sinen sorularla
yine apartmanda yankılanan
adım seslerine kulak kesilip bir umut
hep bir umut ya zaten ince ince üzerimizde salınan
kapıya koşup, sürgüye kalbini dayayıp beklerken
gelecek sefere diye düşünmüş
gözün telefona takılmıştır
sonra tanıdık kim varsa aradın tabi
dedin size uğradı mı
bu karanlık koyverince bileklerini
kurtulan olmamıştır hiç
yağmur başladı sonra
sokak lambası can çekişiyor
sen panik halinde şiirler taşırken dil kesiklerinde
olur mu olur diye düşünüp
sabahı sabah etmişsindir meraktan
aslında hatırlıyorsun ya
tüm olan bitenin her gece gerçekleştiğini
terk edildiğin üzerinden bir ay geçtiğini
Sabah şakaklarını aydınlattığında
Koşarak dışarı çıkarsın
henüz ekmeğin sıcağı yüzüne vurmadan
gazetini alır
hızla manşeti ellerinde intihara sürükler
üçüncü sayfayı açarsın
ismini
fotoğrafını
sahiciliğini
yankılarını
ararsın, ararsın
bulamayınca derin nefes alır göğsünün serçesine
emanet edersin
apartmana döner
ağır ağır çıkarsın merdivenleri
Ayla Hanım sabah temizliğinde
Can okula gitmek üzere
gürültü patırtı kopuyor
beşinci dairede
Tuna Bey akşamdan kalmış, sızmış kapı önünde
hepsine
tebessüm edip geçer, ceplerini yoklarsın
anahtarını yine unutmuşsundur
ne yapacağını düşünürken
paspasa ilişir bakışların
onun hediyesi
ağlar durursun, bir kedi ciyaklar yanında
Bu sabah
belki dokuzda uyanırsın
belki on birde
ihtimal bu ya
uyanamazsın belki de