Dünde karanlığın resmi döküldü
Bugün üzerinde boyalar hala
Kim nasıl düşerse korkunun ortasına
Derim ey korku bırakma yakasını
Cariyede sultan aramanın körlüğü
Krala zincir takar gezdirir meydanlarda
Doğar üstümüze güneş doğar yeniden
Yanlış bir bakışın cezası ne de olsa
Şiddetli düşmanlığın ürkünç bulantısı
Şimdi neresinde yürünecek bu yolun
Süslü ve kaypak hain ve kötü
Ellerinde silahlar ah içten kuşatma
Yenilginin resmini arayan yolculara
Bana uğramadan geçerseniz olmaz dedim
Bendedir yenilgi kuşatması
Korku ve anlamsız yöneliş
Şamar şak kötek tak
Dahasına izin verilmedi
Karanlığı giyinen tam et ve kemik
Yürüyor hazır lezzetin izinde
Bir başlayan bir unutulan sancıdan
Kurtulmak mı nedir tüm kargaşa
Neden kuyu kendi kendine düşülen
Kervan geçer mi ki Pazar kurulur mu
Darağacının tezyinine heveslenen budala
Kal kuyuda kal kuyuda kal kuyuda
Rengini geceden alır şafağın yolcuları
Günaha çıkan yolun sonu heyhat
Kuyudan ses gelmiyor kuyudan ses gelmiyor
Yüzler beton korkuluk gönüller çöl sıcağı
Kavrul çölde kavrul çölde gecenin hakkı
Gece davacı
Gece davacı
Gece davacı