Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultu başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
Onun unutamadığın hayali
Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu
Gün gelir de sesini bir kerecik duymak için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Ta derinden duyarsın acısını çaresiz kalmışlığın
Sevmek neymiş bir gün anlarsın
Bir gün anlarsın ne işe yaradığını
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini
Uzunca seyredersin aynalarda güzelliğini
Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
Dolar gözlerin için burkulur
Sevmek neymiş bir gün anlarsın
Sevilen gözlerin erişilmezliğini
O hiç beklenmeyen saat geldi mi
Düşer saçların önüne ama bembeyaz
Uzanır gökyüzüne ellerin
Ama çaresiz, ama yorgun, ama bitkin
Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
Bir gün anlarsın hayal kurmayı
Beklemeyi, ümit etmeyi
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden
29 Ocak 2013
Salı
Mehmet Yunus Aytek