Önce sıra sıra dizilmiş çelişkiler; sonrası beklenmiş bir nice zaman.
Sırası geldikçe dağılmış gariplikler,rezillikler...
Güya el vurmak istemiş yoldaşlar kanayan yaraya,ura,kansere.
Ben dünyaya gelmeden yüzlerce yıl öncesiymiş.
Dur demek için çıkmışlar yola; gitmişler gitmişler gitmişler.
Sonu gelmemiş,yol tükenmemiş; canlar tükenmiş.
Bir gitmişler bin gelmişler.
Ağlamışlar,ağıtlar yakmışlar,bağırlarına taş basmışlar.
Sevdaları taş olmuş,
umutları toprak.
Dağlar kucak açmış yoldaşlara;
mağarlarda,karanlıklarda aç susuz direndiler,
belki emeğin namusu kurtulur dediler.
Sen yoldaş nedir bilir misin;
Nerden bileceksin!
Yola çıkmadın,yolda kalmadın,kesilmedi yolun;
meydan okumadın mapushanelere;
posta koymadın kadere;
yavuklun saymadın mavzerini;
çalmadılar alın terini.
Bir yoldaşım da sol yanımda;
sevdalanır,umutlanır,bulutlanır;
vurur hırçın hırçın,
vurur deli deli,
ne ayağı var ne eli.
yürür ve yapışır yakama.
Seni nankörlere yar etmem diyor.
Dünya yalan diyor.
Seni ezdirmem diyor.
Sanki bir şeyleri çok iyi biliyor.