Yaşamak kör karanlıkta namerdin üstüne yürümek,
türlü hallere bürünmek,
sürünmek...
Pazarlığa dökme beni,
şartlara boğma beni,
çıkarlarını çıkarma ikide bir,
değişti devran,devir.
Ben de değiştim yaşamak adına.
Oksijen bulmak kolay mı?
Ağaç görmek kolay mı?
Temiz su içmek mucize değil mi?
Kirtelmedik mi el ele?
Hadi söyle!
Yaşamak seni anlama telaşına düşmekse;
ne işi var mutluluğun bende,
ne işi var huzurun bende.
Mutluluk satan bir dükkan açsalar köşeye,
müşterisiyim; peşin,veresiye,
ölesiye...
Ölmek dediğin nedir bebek!
Saraylarda eşkıya gibi yaşamak,
gururlu olmak,
meydanı bırakmamak mı?
Yoksa korkmak mı?
Kurnazlık mı?
Yalan mı?
Yaşamak toroslara yaslanmak bir seher vakti.
Ağrı nın dumalı,karlı zirvesini özümsemek,bulutların ardından,
Diyarbakır da,Batman da,Hakkari de.
Buram buram memleket kokusu almak.
Memeleketim diyebilmek gözlerin dolu dolu;
hey Doğu Anadaolu.
Güney Doğu Anadolu.
Bir ricam olsun senden
Kafamı kır benim umutlarımı kırma;
yolumdan geri çağırma.
Helal olsun dökülen kan,acıyan can.
Ben Cudi'de,ben Gabar'da.ben Tendürek'te.
Kelle koltukta,
başım dik,göksüm siper,
vız gelir bana emperyalistin oyunu,
vız gelir bana nankörün cehaleti,
Malazgirt'te başlayan yolun dönüşü yoktur.
Yaşamak ellerini okşamak değil bebek.
Uyumak değil,
yemek değil,içmek değil,zevk değil.
mutluluk değil.
Çalışmak gece gündüz...
Adımız belli,
kanımız belli,
düşman belli.
Yaşamak artık savaşmaktır cephelerde.
Uyanmaktır,nöbet tutmaktır.
Namuslu kalmaktır.