Tarihimiz ortada, yaşananlar ortada, günümüz gerçekleri ortada
olduğu halde bunları görerek yaşayarak, özümseyerek bazı şey-
lerin ne derece olduğunu görmeniz mümkündür. Bazı kişiler ha-
yatı kendi eksenleri etrafında gördükleri için, toplumda olan biteni
asla anlayamazlar. Kendi eksenleri etrafına sıkışınca da her şeyi
kendi durum, tutum, bakışlarına göre değerlendirirler. Çevresine
kapalı olan bu insan bütün düşüncelerini kısır döngü içinde tutacak,
bu kısır döngi ise başlı başına toplumsal duyarsızlık ile oluşmuş bir
insani salaklıktır. Çevresine duyarsız olan insanların çevrelerinde
olan bitenlerden zarar görüp şikayet etmesi ise duyasızlıpın neti-
cesinde ortaya çıkacağı açık iken bunun önlemini alıp bir şeyler
yapmadan kolaycılığa kaçıp haksızlığa uğrayacağını bilmesi ge-
rektiği halde şikayetçi olma salaklığıdır.Bu durum yağmurun yağ-
acağını bile bile şemsiye almadan sokağa çıkıp, ıslanınca şikayet
etmek ile aynı kapıya çıkar.İşte tipik toplumsal salaklık, toplumda
yaşayan kişilerin duyarsızlığı sayesinde genel olarak oluşan bir
salaklık çeşididir. Araç alacak parayı kazanırsınız, iyi bir sürücü
olursunuz; ama yollar bozuk ise ne şöförlüğünüzün bir anlamı var,
ne de alın teriniz ile aldığınız arabanın...Yıllar yılı bizi yönetenler,
bize bu duyarlılığı aşılmak yerine tam tersine duyarsız, çatışmacı,
kutuplaşmış olalım diye adeta ellerinden geleni yaptılar. Bizimkiler
bu tencereyi ateşe koydular, dış güçler odun taşıdı, eğitim düzeni
üfledi, biz de toplum olarak kaynadık durduk.