önce gözleri geçti
sonra duyguları
sonra ben geçtim kendimden
o benim geçtiğimi görmemiş
boşuna geçmişim
son geçişim oldu o geçiş
duman sarmıştı
geçit vermedi bir daha dağlar
ırmağın üstündeki köprüyü vurmuşlar
ayakları sulara kapılmış
köprü yok olmuş
geçilecek bir yer olsa geçmez miydim sanıyorsun
karlar erdiğinde buralarda ırmaklar coşar
önüne geleni siler süpürür
ölümü göze alıyorsan işte ırmak
vur kendini
vurulasın diye vurdular köprüğü
hesabı batsın
bin kere çarpıldık
bin kere çıkarıldık
tam toplanmak isterken böldüler bizi
sevdamızı kim düşünür
yoksulluğumuzu kim düşünür
hastayım dedim
sevindiler mutlu oldular
geçit vermez bu hesaplar
şeyin şeylerini şey etmeye çalışıyorlar
şeyleri ortada kalmış
şeylerinin açıkta kaldığını unuttular
oltaya takılan şeyi yuttular
o da güya şair yazmış ta yazmış
ne kadar saçmalık varsa süslemiş
koyunlar süsten anlarsa işi iş
köprüyü vurmayacaktılar
bu kenarında kaldık
geçitsiz kalmanın ne olduğunu bilenlere söylüyorum
geçitin kıymetini bilmeyenler de işitsin
başka hesaplara gerek yok
utanıp sıkılmasam kendime şair diyesim var
adam sende şair olmuşsunda ne olmuş
alt tarafı üç beş satır yazıyorsun
geceleri meyhanelerde
gündüzleri kahvelerdesin diyecek
anlamayacak
anlam kargaşası yaratacak
geçitsiz bırakacak beni
son köprü vurulmadan geçip gitmeliym
hoşça kal gözüm