seni anmak,
bultlanmak kara kara
yağmur olmak
sağnak olup yağmak
yeşertmek ekinleri
başak vermek sevdanın yollarında
harman harman ezilmek un olmak
dökülüp zebil olmak
seni anmak göçük altında kalmak
aç susuz direnmek günlerce
göz yaşını sel eylemek
umut diye sarılmak boşluğa
nefes nefes tüketmek hayatı
her nefeste başa dönmek
sil baştan yazmak yaşamı
seni anmak savaşmak cephelerde
ölüm kokan kan uykularda vurulmak
ilkbaharda coşan bir ırmak gibi akıp akıp durulmak
gazel gibi kuruyup savrulmak
esen yellere yem olmak
gözüm seni anmak
dağ dağ ova ova
gözüm seni anmak
köy köy oba oba
dönüp dolaşıp aynı yere gelmek
saatlerce bir noktaya dalıp gitmek
kimseler yok diyerek
dev metropolü virane sanmak
gözüm seni anmak,
kurumuş bir ot yığını misali
alev alev yanmak
yüce dağ başında sise kara dumana tutulmak,
medetsiz kalmak,
rüyasına yatmak acının yokluğun hasretin zulmün
dirilmek binlerce yıldır ölmüşcesine
görmemek durup dururken dünyayayı
okyanus ortasında bir kıymık parçası olmak
akıntıya kapılamak sürüklenmek
sen diye diye
seni anmak sensiz kalmak ne feryattır bilemzsin
o feryadı benden sen bile silemezsin
ben seni anarken sağırım dilsizim körüm
seni andıkça ölürüm ölürüm