Özlemek birkaç damla göz yaşı...
Solgun bir yüz,..
Umutla satranç oynamak...
Bazen sinsi sinsi geçen ömür.
İtişmek hayatla.
Soluk soluğa gelmek anadolunun bir ucundan; hudut boylarından,
yaylalardan,dumanlı dağlardan.
Asya yı geçmek
Avrupa önlerine gelmek
bir kaç adımda çiğnemek; yaşlı kıtayı
Pişman etmek gaddarlığına dünyayı.
Kanatları kırık kuş gibi; özgürlüğe özlem...
Yavrusunu yitirmiş ana ceylan gibi...
Çöldeki seyyah gibi; bir yudum su...
Yaşayan ölüler gibi; yaşamayan deliler gibi.
Renksiz gecenin yüzüne tükür.
Ahenksiz bir çığlık at; büyüsün dalga dalga.
Üstüne yürü namussuz devranın.
Lambası olan mı karanlık arar; karanlığı olan mı lamba?
Elleri olan kelepçe mi arar; kelpçe mi el arar?
Keli olan tarak peşindeyse; kelepçe el arar.
Yarası olana kurşun sıkıldıkça; lamba karanlığa hasret.
Sahili olmayan şehirde gemi işletenler var.
Yağmuru özlemek; onca kapkara bulut varken.
Sevmeyi özlemek; sevda bu kadar ucuzken.
Duyun beni gülebilmeyi özledim.
Duyun beni sevebilmeyi özledim.
Bir kez daha soruyorum.
Ne işim var benim bu kumarhanede.
Kim bu satılmış kumarcılar.
Kim bu kan emici para düşkünü insan kılığındakiler.
Ne işim var benim bu meyhanede.
Kim bu dansözler; iki de bir üç yüz altmış derece kıvıranlar.
Kim bu ayyaşlar; leş gibi yalan kokanlar..
Adını da yaşamak koydunuz.