Mehmet Yücel - Ne Kadar İnançlısınız?

Siz ne kadar inançlısınız, neye göre belirliyorsunuz inancınızı,
başka inançlara ne kadar saygılsınız, inançlarınızı sorgulamak
gibi bir şeyler yapabiliyor musunuz, görmediğiniz şeylere inan-
dığınızda samimi misiniz, bu inançlara işinize geldiği gibi bir
tavır içinde misiniz, mecburiyetten inançlarınız, menfaat inanç-
larınız var mıdır?

Ey insan inançların içinde çırpınmak yakışmaz sana, inançların
ile yükselmek yakışır, samimi olmak yakışır, kafana göre değil,
mantığa, felsefeye ve insana yakışan inançların olsun. Bir kere
inandıysan saplanma, hata yapabilirsin, yanılabilirsin. Hayatta
umut ile yaşıyorsan inançların sayesindedir.

Yukarıda önce sorular, sonra hitap ile inanç hakkında bazı şeyleri
paylaşmaya çalıştım. Öleceğini bile bile yaşayan; ama bunu hiç
bir zaman layıkı ile uygulamayan insanın inanç yapısı oldukça önem
arzetmektedir. Biz inandığımız değerlerin ürünleri olarak hayat fab-
rikasındayız. Mamülüz bir şekilde, bu mamül fabrikasyon ola ola
yaşarız. Kimi zaman defolu, kimi zaman kaliteli, kimi zaman yanmış,
kimi zaman satılıp alınan, kimi zaman bir işe yarayan, kimi zaman
çöpe atılabilen....

Kulağınıza hoş gelen sözlere inanıp yanılınca, bir daha aynı şeye
inanıp yanılmayı göze almadınız mı? Kulağınızın duyduğu, gözleri-
nizin gördüğü şeylere inanmanız gerekirken elinizin tersi ile itip
mağdur olup, bunu tekrarlamadınız mı? Sizi yaratana inandığınızı
söyleyip, alaksız şeyler yapmadınız mı? Kendi kendinizi kandırıp,
başkalarının size inanması için uğraşmadınız mı?
Sonuna kadar inancağınız kaç kişi var etrafınızda?
İnanacağınız insanı bulmak için yeterli kabliyetiniz var mı?
İnancınızın kötüye kullanılmaması için ne kadar ihtiyatlısınız?
İnançlarınız arasında sıkışıp kalarak mağdur oldunuz mu?


Hayat dediğimiz oluşum içerisinde tutum sahibi olup bunu inanca
dönüştürmek, inançları güvene, güveni sevgiye dönüştürmek için
ne yapıyoruz, ne kadar uğraşıyoruz, perdenin arkasından sahneye
çıkınca hayat rollerimizi ne kadar verimli oynayabiliyoruz? Şikayet
ederek, yakınarak, bir birimize ön yargılı davranarak bir yere var-
mak mümkün değildir. Biz inandığımız şeylere körü körüne sapla-
nıp gereğini yapmadan en yakın düşman inançlarımız olduğunu
yaşam içerisinde sık sık görmekteyiz.

Biri size inanıyor diye bu inancı kullanmakla yapacağınız şeyler
sizi siz olmaktan çıkarır, inançlı kişiyi de kendisi olmaya yöneltir.
Çünkü yanılmak kişiyi doğruya sevkederken, yanıltanı yanlışa
sevkedecektir. Öyleyse yanılma yanıltma arasında bağ kurarken
pragmatik(sonuçlarına göre değerlendirme) davranmak bize o
an fayda sağladığı olsa da bunun zararları faydasından çoktur.

Bu toprakların hamuru inançlar ile yoğrulmuştur. İnançlara saygılı
olacağız; ama körü körüne de değil. İnsanlarımız inançları için ha-
yatlarını ortaya koyduğunu gördükçe, tam tersine inansam dahi
saygılı olmaktan da başka bir şey gelmiyor elden. Saygı kabul an-
lamında değildir. Saygı geçerli anlamında da değildir.