Kültürel salaklık diyince aklımıza adetlerimiz, törelerimiz gelir. Bakın
evlilik adetlerine, kızılderilerin adetlerinden tek farkı kafalarada süsler
yok, tütsüler yok, birde kızılderili değiliz. Ya bu ne saçmalıktır, bu ne
acayipliktir, bu ne dengesizliktir. 'Gelinlik giymeden gitmem' diyen
bir bayana sorasınız bu gelinlik adeti nerden gelmiş, neden giymek
için bu kadar diretiyorsun, ne özelliği var? Bunların hiç birini bilmez,
öğrenme gereği de duymamıştır. Oysa gelinlik ne müslümalıkla ne
de Türk geleneği ile alakasız bir şeydir. 1854 yılında İngiltere kraliçesi Victoria evlenirken beyaz bir giysi giymiş ve onu geliştire geliştire
bu hale getirmişler. Önemli bir örnek verdim; ama bütün töreler öze
değil söze ve şekle dayalı, insanların beyinlerine bir şeyler işlenmiş,
ondan sonra işin içinden çık çıkabilirsen. Gelinlik giymek için olmadık
şeyler yapan, hatta intihar eden insanlar, bu gelinliğin neden bu kadar
önemli olduğunu, nerden geldiğini araştırmaya bile gerek duymazlar.
Kültürel olarak farklı düşüncelere sahip insanlar arasında oluşan ol-
madık kutuplaşmalar, çatışmalar hatta savaşlar kültürel salaklığın
ürünleridir. Binlerce yıl önceden yansıyan bazı yaşam şekilleri insan-
lar arsında olmazsa olmaza dönüşmüş, bu olmazsa olmazlar etrafında
yaşayan insanlar pervane olmuşlardır. Gözleri gören kulakları duyan
ve bu yüksek teknolojide yaşayan insanlar hala o kadar eski tarihlerde
yaşayan beyinler tarafından ortaya atılmış şeyler uğruna çatışıyorlarsa
bunun kültürel salaklıktan başka bir şey olmadığını anlmamak için
beyinsiz olmak gerekir.