martılar son çığlığını atsın diye beklemek
nisan da ilkbaharı özlemek
gözlerine inat gördüğünü kabullenmemek
bastığın toprağın altında milyon yılın hatıralarını hissetmek
gökyüzünü karartırcasına bulutlanmak olasıdır
sen de seni armanın bir başka yolu vardır elbet
güneş aramaya koyulmadan şemsiyeni de al gülüm
çakmağın ıslanırsa yakamazsın sigaranı
gitsin diye başından dumanlar
ciğerlerini dumana boğmak isteyeceksin biliyorum
savurdukça teselli olacaksın
bin kere boş verip bin kere dolacaksın
öykümüz öksüz kalmışsa
boynu bükükse yarınların aradığımız aramadıklarımıza
yenik düşmüşse
bir taş daha at denize
göreceksin dalgaları
öğreneceksin
yokluktan varlığı
bir elin sol yanında olsun
dik gözlerini gökyüzüne gülüm
eğilmesin önüne düşmesin damla damla gözyaşların
çatılmasın kaşların
olaki dalıp gidersen
toprağın üstüne kırıksız çizgiler çiz
biliyorsun kırılıp dökülmeyiz biz