elinde bir deste çiçek bekliyor bir köşede
soğuk ve yağmurlu bir istanbul akşamı
gelen geçen ona bakıyor
oralı bile değil adam
kaç saat oldu bekleyeli diye sorasım var
önce yaklaştım sonra vazgeçtim
baktı bana ne diyorsun gibilerden
başımı salladım
merhaba hemşerim hayırdır dedim
birini bekliyorum dedi
dalga geçer gibi
gelir gelir kaç saat oldu dedim
daha iki saat olmadı desede
siz bunu ikiyle çarpın
sonunda beklenen geldi gelmesine de
bir surat bir surat
adamı suçlar gibi yıkmış bakışlarını
çiçeği aldı almasına
bir hışımla savurdu yüzüne
bir kaç parça da rüzgarla benim yüzüme geldi
sessizce bir şeyler konuşuldu
anlayamadım
adam arkada kadın önde yürüdüler
ben peşlerinde
bir kafeye oturdular
kadın ne derse adam tamam diyor
yine de susmuyor
asmış suratını
sonun da bir de tokat savurdu
adamda tık yok
dayanamadım içimdeki adamı koruma isteğine
bir sorun mu var dedim
o sessiz adam hiddetle bağırdı
olanca erkekliği ile sana ne ulan dedi
bir an için erkek olduğunu unuttum kusura bakma dedim
özür diledim onun anlamayacağı dilden
sonra ayrılmak zorunda kaldım kafeden
bir erkeğin ve kadını geçici sahte yüzünü izledim
hayat sinemasında
senarist toplum
yönetmen aile
ve doğal
ve objektif
karşımda olanca ihtişamı ile
kendini aldatanların dünyası filmi vardı
ve bilet parası bile ödemedim