duvarlara anlattığım öyküler yüreğime perçim olmuş
yalnızlığa direnişimin üstüden kaç yıl geçti bilmiyorum
sen de anlamadığında
duymadığında sessiz sesimi
binlerce kez ateşlere düştüm
bir sen için
bir kez su dökmedin alevlenmiş yüreğime
vaz mı geçtim insan sevgisinden
geçseydim yaşamazdı bu canda bu beden
gözlerin uzaklara daldığında
karanlık bir odada kendiyle başbaşa
itişen didişen birini görürsen
dokunma ne olur
bir özleme bin uyanış çare olmuyor
gözleri ondan ıslaktır
avçlarımı sevgi diye açtığımda
bir yudum verseydin içip yatacaktım uzun gecelerde
siperi olacaktın şerefsiz gecelerin
sevginin herkesten dilemilmeyeceğini bir kez daha öğrettin
bir kez daha düştüm aynı hataya
avuçlarıma yağmur
kar taneleri düştükçe
sevgi sandım
öylesin yaşadım öylesine kendimi yaşıyor saydım
olsun be gözüm olsun
hep senin düşündüğün
senin özlemin
senin isteğin olsun
boynumu bükemesemde yutkunu giderim
nasılsa alışkınım
dünyaya aykırı gelmişim
suçlu ilan edilmişim
bir suçluya özgürlük umut ya yasaktır
bedeli ağır karşılık aksaktır
hayal edemediğin şeyleri yaşadıkça
gözlerinde büyüttüğün ben
ya günlerin nasıl geçeceğini hesaplamakta
yada
küçücük bir odada ışığı kapatmış kendini karanlığa gömmüş
kazma kürekle olacak şey değil ulaşmak
bir daha çıkmama ihtimali bile var
basıp geçerken korma sakın
karanlık aldığını geri vermez