Açın tv yi ve izlenen programlara bakın ya çaresizlik ya yoksulluk ya
yozlaşma ya namussuzluk ya ünlü kirliliği vardır. Magazinde ünlülerin
yaşadığı çirkef ilişkiler, dizlerde halkın normalde kabul etmeyeceği na-
mussuzluklar, çarpık ilişkiler, dolandırmalar, ihanetler rağbet edilip iz-
lenenlerdir. Kim neden izliyor bunları, başka işi yok mu bu insanların,
yanlış şeylere bu kadar mı meraklılar, geçersiz şeyleri izleyerek geçerli
şeyler yapmak mümkün müdür, doğru şeyler neden izlenmiyor, halk ne-
den bu duruma geldi?
Yukarıda ki soruların içini doldurmak için yazmak istediğim kitaplar dolu-
su şeyler olmasına rağmen; kısaltma yaparak bazı şeyleri anlatmaya ça-
lışacağım. İçim yanarak takip ettiğim ülkemin insanları için bir ışık yakıp
karanlığa doğru yürüyebilirsem ne mutlu bana, bir tek insana bile bazı
şeyleri anlatıp, aydınlatıcı olabilirsem ne mutlu bana.
Evlilik programları ve dizileri iyi inceleyen aklı başında bir insan, bunların
ne derece artı ne derece eksileri olduğunu anlaması mümkündür. Diye-
ceksiniz ki 'aklı başında pek insan kalmadı' Haklısınız, aklı başında çok
insan olsa bu tür saçmalıklar olmaz. Erkek vatandaş ve bayan vatandaş
ilişkileri iy kullanılıyor. Gerek dizilerde gerekse diğer programlarda ilgi
uyandırmak adına abartılıp abartılıp fırına verilir. Fırında öyle pişer ki,
insanlar iştahla izleye izleye salaklaşmaya devam eder. Yıkılan yuva-
ların neden yıkıldığını, neden insanların aç, işsiz, psikolojik sorunlu oldu-
ğu gerçekleri işlenmiyor. Kimselere zerre kadar faydası olmadığı gibi,
olumsuz düşüncelere sevk eden şeyleri bu kadar izlemek niye?
Medya halkın etinden, sütünden, yumurtasından hatta namusundan, canın-
dan faydalanarak ayakta kalmaya çalışınca bu tür ürünler ortaya çıkıyor.
Güya evlendirmeye çalışyorlar, güya insanları mutlu etmeye çalışıyorlar,
güya yuva kurmaya çalışıyorlar. Ya siz kimi kandırıyorsunuz? İnsanlar
ile dalga geçerek, aşağılayarak, raiting ürünü yaparak, kısaca onları kulla-
narak para kazanırken; o insanlara ne veriyorsunuz? İnsanlardan aldıkla-
rınızın farkında mısınız, aldıklarınızı yerine koyamayacak kadar iş işten
geçeceğini biliyor musunuz, umrunuzda mı insanların gerçek durumları?
Reklam yapmak için, insanların saf duyguları kullanılıyor, zor durumda kal-
maları kullanılıyor, göz yaşları kullanılıyor, yoksullukları, hastalıkları hatta
ölmeleri kullanılıyor. Peki başarıları yok mu bu halkın, hepsi zavallı, ihtiyaç
sahibi, geri zekalı, problemli mi? Kabuğunun içine sıkışmış halk kitlelerinin
kabuğunu kırmasın diye nedir bu çaba, bu kokuşmuşluk, teknoloji bu kadar
mı katliam yapabilirdi?
Biz toplum olarak hali hazırda ki durumuz itibarı ile maddi olarak çoğunluğu
yoksul bir halk olduğumuza göre; bu izlenenler yoksul halka uygun program-
lar olmadığı ortada. Yoksulun neyine magazin, neyine birilerinin özel hayat-
ları, neyine bir başka yoksulun sorunları. Yoksul için olmazsa olmaz aydın-
lanmak, çalışma fırsatı bulabilmek, ve yoksulluğu kader kabul etmeyip bu
zulümden kurtulmak... Halkın %20 si açlık sınırında günde bir dolar civarında
bir gelir ile geçiniyor. %40 yoksulluk sınırında günde 5 dolar ile geçinmeye
çalışıyor. % 25 orta gelirli, bunlar ve üst gelir grubu ise eğlence ve gösteriş
meraklısı. Şimdi bu durumdaki bir halkın izlediği programlara bakıyorsunuz
gözlerinize inanamıyorsunuz.
Siz neden mevcut durumunuzdan ileri gitmek yerine ya yerinizde saymayı
yada geri gitmeyi tercih edesiniz?
Siz neden sürüye uymak için yarşırsınız da çıkıp sürüye ve çobana diyecek
bir şeyleriniz olmaz, neden sıradışı olmaktan korkuyorsunuz?
Siz neden ters giden şeyleri doğru gitmeye zorlamak yerine, ters tersten bak-
makta diretiyorsunuz?
Siz neden geçersiz insanları izlemek için yarışıyorsunuz da geçerli insanları
dinlemek veya onlarla aynı kulvarda olmak sıkıcı geliyor?
Siz hangi mantıkla hep kabullenen oluyorsunuz, kabullenmek biriktirmek ve
sonra da patlamak olduğunu bilmiyor musunuz?
Siz anlayışlı olmayı haksızlığa ve yanlışa susmak olarak mı algılıyorsunuz, oysa
anlayışlı olmak bunların tam tersi içindir.
Siz günü kurtarmak için verdiğiniz mücadelenin yarısı kadar gelecek için müca-
dele verseniz, geleceği kurtaracağınızı bilmeyecek kadar aptal mısınız?