Haddinizi biliyor musunuz, ne kadar biliyorsunuz, haddinizi
aşınca hayataınız ne kadar etkileniyor, haddini bilmeyen
insanları ne tehlikeler beklediğini biliyor musnuz, haddini
bilmek ne demektir, kriterleri nedir, hayatımızda had bilmek
denen bir şeyi ne kadar özümsedik?
O kadar derin ve hassas bir konu ki, insanın umutları, sevgileri,
dostlukları, başarıları, insan olmasının gereği hatta yaşama sev-
gisi, yaşama tutunması burada saklıdır. Biz yaratılış itibarı ile bir
çok özelliklere donatılmış, bu özelliklerimizin artı yada eksi olduğu
bir varlığız. Toplum içerisinde yaşadaığımız süreç içersinde çeşit-
li defalar, çeşitli gerekçeler ile inişili çıkışlı bir yaşam çzigimiz var-
dır; bu yaşam çizgimizin kırılganlığını engellemek için haddimiz bil-
mek ve bize yakışan gibi davranmak zorundayız. Haddimizi bilme-
in içerisinde o kadar çok farklı şeyler vardır ki kimi zaman bunları
elimizin tersi ile iterek güya umursamaz, güya bananeci, güya
güçlü olduğumuzu göstermeye çalışırız. Oysa biz ne yaparsak,
nasıl olursak olalım, ne kadar haklı olduğumuzu düşünürsek düşü-
nelim, karşımızdaki insanlar, şartlar bellidir ve bizi,m gücümüz de
sınırlıdır. Kıt ve sınırlı güçle her şeye üztün gelebilmek gibi bir durum
söz konusu değildir. Hiç kimsenin gücü sınırsız, yapmak istedikleri
garantili olmadığı halde içi içe olduğumuz şeylerde bir haddimizin
olduğunu düşünmek ve ona göre yaşamak zorundayız.
Ne kadar iyi bir yüzücü olursak olalım, bütün denizlerde bütün dalga-
lara meydan okuyarak yüzmemiz ve hayatta kalmamız mümkün de-
ğildir. Ne kadar iyi bir nişancı olursak olalım bütün hedeflere tam
isabet alamayacağımızı bilip, ıskalama ihtimalini göz önünde tut-
maıyız. Ne kadar güzel bir kadın olursanız olun, herkesin size aşık
olup, istediklerinizi yapacağını düşünmediğiniz gibi, güzelliğinizin
bir gün bittiği anda yanınızda nasıl insanlar olacağını yada kimse-
nin kalmayazağını hesap etmek zorundasınız.
Ne kadar zengin olursanız olun, maddi imkanlarınız ile bir yere ka-
dar güçlü olacağınızı ve o imkanların sizi her zaman kurtarmayaca-
ğını düşünerek maneviyatı elinizin tersi ile itmemelisiniz. İnsanlara
tepeden bakarak, aşağılayarak, her istediğiniz olmadığında onlar-
dan uzaklaşarak bir yere varamazsınız.
Kişinin haddini bilmesi, hayatı bilinçli yaşaması gibi bir şeydir.
İnasanlar arasında ilişkiler çok tutasız, çok tekdüze, çok ön yar-
gıya dayalı olmuştur. Ülkemiz kendini farklı gösterip, yarı yolda
kalmaya kararlı insanlarla doludur. Dostluklar gizli menfaatler
üzerine kurulur. İşi biten iyilik gördüğü kişiyi tekmelemeye başlar.
İyilik yapmak için insanların gözünü korkutmuşlardır. Elinde hiç
bir imkanı olmayan insanlar, sanki her türlü donanıma sahipmiş
gibi blöf dolu hayat yaşarlar. Bu insanların yapmak istedikleri
mantıklı bir insanın yapmak istedikleri değildir; ama kuru gurur,
kuru inat, kuru kendini beğenmişlik haddini aşmasına neden
olmaktadır. Haddini aşan kişi frensiz bir araç gibi yokuş aşağı
hızla ilerlemekte ve masum olguları yıkıp kendi de yıklılmaktadır.
Güzelim ülkemizde haddini bilen güzel insanlar temmenisi ile
bu yazımı da sonlandırıyorum. Felsefi bakışın sosyo kültürel
oluşumlara egemen olup, kısır döngülerin kırılması dileklerimin
ivedilikle gerçekleşmesini isterim.