Görücü usulü bir hayat;
başlık parası yok,
nişan,düğün hak getire.
Bir kör talih,bir de ağır aksak geçen zaman.
Ellerimi kaldırsam yağmur yağmıyor.
Dualar kabul olmuyor..
Göreni batsın,görmüş işte!
Hangi mevsimdeyiz ey ağaçlar; ne yaprağınız dökük,
ne çiçek açtınız,
ne meyve verdiniz,
karlı da değilsiniz üstelik.
Yoksa beşinci mevsim mi geldi.
Yoksa beni görücüye mi çıkardılar bir daha.
Yoksulluğum nasılda belli; fakirlerin sevdası olmaz.
Sevdası olsa fakir olmaz.
Bari görseler gam değil,
batsın bu usul,bu görücü,
yıkıcı,öldürücü...
Gören yok beni; başını eymiş önüne herkes.
Dağlar göz yaşına boğulmuş,eyilmiş bulutlar üstüne; kucak kucağa.
Irmaklar gürül gürül; görül görül der gibi.
Hele yaylalara ne demeli...
Başımın öne eyildiği yok benim.
Efkara battığım yok.
Kadere çattığım yok.
Kadehlere düştüysem namerdim.
Teselliyi onlarda aramadım; tutunmadım yalanlara,yılanlara.
Öykümüz vardır elbet çeşit çeşit,renk renk.
Öykümüz vardır elbet gece,efsane,bilmece.
Anası ninni söylemeyen biriysen.
Görücü usulüne razı oldun demektir.
'Kazan yuvarlanır kapağını bulur'
Kapak yuvarlansa kazanı bulamaz mı?
Kapaksız kazan yuvarlanmaz mı?
Bu yuvarlanmak ne beter iştir.
Kazan olamadık,kapağımız olmadı,yuvarlanamadık.
Sen kazansızlığın ne demek olduğunu bilir misin üstad.
Yüreğin yeter mi düşünmeye?
Görüyorsun eksiğimiz kazan.
Bu yüzden görücüye yazmış yazan.