ne çok şey var bilmediğin
bir bilsen
bir dinlesen
göreceksin gözlerine inat
duyacaksın kulaklarına inat
sen bilmediklerinle kavgalısın
bildiklerin sana baş düşman
bilmekle bilmemek arasında sen pişman cehalet şişman
cehaletin karnı büyük ve kütleli
düşmüş üzerine
çıkmak için çırpınmaya kalkma
çırpınacak kadar olanın çıkma olasılığı düşük
hayat doktrini bu
yaşam düşündüğün gibiyse
şikayet etmek niye
kadere sığınmak niye
çaresziliğe düşmek niye
aydınlık sandığın karanlığın ta kendisi ise
ya güzelse çirkin bellediğin diyorsam
itme beni hor görme beni
alışkanlıklar doğrular değildir
hayal kolaydır zahmetsizdir bedelsizdir
uynadırmaz uyutur
mışıl mışıl uyursun yıllarca
bir hayatı uykuda geçirmeye hazırlık yaptığın anda
birşeyler olur istemediğin
mahmur gözlerle sert ve sitemkar bakarsın o yöne
uzanan aydınlığın elidir hadi tut diyor
şimdi zamanın sürüklediği bir nesnesin
zaman duracak birgün
dönüp arkaya bile bakamayacaksın
önüne bakamayan arkaya nasıl bakabilir diyesim geldi
seni beklediğini sandığınla kalmaya kararlısın biliyorum
kodlamışsın kafana doğru bildiklerini
başkası girmez ilgi alanına
aynı tür fabrika getirdi seni dünyaya
patentini binlerce yıl önce alımışlardı bu ürünün
maddenin yok oluşu kütlesinde değil
geldiğin yalan
gittiğin yalan
zevklerin korkuların şüphelerin
bir yalan çarkının içindesin
dönülmezlerdesin
kendini teselli ediyorsun
değecekse bir daha söylüyorum
çok şey var bilmediğin
paylaşmadığın