Bir şeyler oluyor sevgiye...
Gördüğün o kara bulut,
özlem duyduğun masmavi göküzünün göksüne hançer değil de nedir?
Arandığın bir şeyler var biliyorum.
Bin kez bitişe aldırmadan; başalama telaşındasın yeniden
yarım yamalak,kırık dökük olsanda; yolun düşmüş bir kere...
Sensiz olmak yok diyorsun...
Yok olmayı göze almışsın çoktan.
Düşlerde yaşam inadı ile hiç olmaya yüz tutmuşsun.
Cehenneme dönmüş o yürek,
körpe fidanlar gibi koparılmış,atılmış azgın ırmağa.
Adını koymaya cesaret edebildin mi?
Hadi hadi!
Yüreğin yetmedi biliyorum.
Gerçekler derin uykuda,
uyansalar kıyametler kopacak,
eller dizlere inip inip kalkacak,
surat mosmor,
gözler kan çanağı....
Suçsuz bir mahkumun özgürlüğe susayışını,
kanadı kırık bir kuşun yuva özlemini,
boşlukta kalmanın ne demek olduğunu,
çaresizlikten çare üretmeği bilirim biraz.
Bir de sevmeyi bilirim; kendi penceremden,
oysa sevmek yetmiyor,
sevilmek denen bir şey var.
Ben onu bilmiyorum
ve bir şeyler oluyor sevgiye....
Anlatabilsem keşke;
bu kör düğümü,
tutuştuğumu,
alev alev olduğumu
sonra bir şey olmamış gibi devam dediğimi...
Fırsatın elinde oyuncak olduğunu unutma dünyanın.
Özümse birşeyleri.
Menfaat orduları kuşatmış saf dünyamızı,
karadan,denizden,havadan....
Askerlerin ellerinde roketatarlar,havanlar,tanksavarlar...
Mermiler birer birer düşüyor çerden çöpten sevda siperlerine,
dirensen ne çare,
yoldaş yok,
yaren yok,
şehit düşsen toprağa veren yok.
Bir şeyler oluyor dedikya,
olan olmuş aslında.
Bir şeyler oluyor sevgiye...
Birşeyler oluyor
aldandıklarımıza,
sömürüldüklerimize,
tutuştuklarımıza...
Yaşamak için tutunduğumuz,
yutkunduğumuz,
soluk soluğa,
can hırşaş kaldığımız...
Meğer bir kaçanlı bir kovalayanlı iki bilinmeyenli denklem imiş.
Meğer laf salatasına dönmüş.
Meğer tezgahmış tezgah,
alınır gah,satılır gah.